“Türkiye-İran ilişkilerinin tarihi gözden geçirilirse, bu iki memleketin dostluktan ayrıldıkları zamanlar en müşkül devreleri yaşamış oldukları görülür. Halbuki milletlerimizin tabii eğilimleri ve yüksek menfaatleri icabı olan dostluk bağları kuvvetlendikçe her iki millet kuvvetli hâle geldi ve refah buldu. Türkiye Cumhuriyeti bu hakikati tamamen idrak ederek İran dostluğunu siyasetinin en esaslı ilkelerinden biri haline getirmiştir.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.26, Kaynak Yayınları, s.380.)
Türkiye ve İran’ı kader karındaşı yapan nedir?
Coğrafyamız özel bir coğrafya. İki ülkenin de Rusya ve Çin’i de katmak gerekir, bugünün Asya coğrafyasında dört ülkenin de önemli ortak özellikleri var. Büyük imparatorluk ve devlet gelenekleri olan; önemli çığır açıcı devrim deneyleri yaşamış; o yetenek, birikim ve kültüre sahipler.
Devlet bağımsızlığı geleneği olan bu topraklar emperyalizme karşı ayaklanma birikimine de sahip. Balkanlardan Pasifik'e kadar uzanan geniş imparatorluk toprakları, bir devrim coğrafyasıdır. Biri bitip diğeri başlar; ötekini tetikler.
Öncü ve liderler, yeraltında da yer üstünde de her bakımdan zenginler.
Emperyalistlerin eli hep buralarda.