Elon Musk, Twitter'ı yaklaşık 44 milyar dolara satın aldı.
Bizim basına Kılıçdaroğlu'nun elektrik gündeminden, aday mı değil
mi tartışmasından sonra yeni malzeme çıktı.
Acaba neden aldı? Türkiye'yi nasıl etkileyecek... Özgürlük
getirecek mi?
Biraz klasik olacak ama... Biz diyoruz ki... Yani dünya nüfusunun
neredeyse yüzde 98'i:
-Yanıyoruz... yangın vaaar!
Siz diyorsunuz ki evin perdeleri kirlenmiş... Acaba hangi
deterjanla yıkasam... Torbasının rengi ne olsa... Hadi bugün bunu
tartışalım...
Yok... Hakkını yemeyelim... Bizim kanallarda, “Elon Musk ABD
Başkanı olabilir mi...” o da tartışılıyor. ABD Başkanı olmanın
koşulları masaya yatırıldı. ABD doğumlu olmak, son 14 yıl ABD'de
yaşamak... Bir üçüncü koşul daha vardı unuttum...
Gerekiyormuş...
Pek münasip. Böyle başa, böyle başkan.
Güney Afrika doğumlu. Hayde... ABD fırsatı kaçırdı.
Ama niyeti zaten Twitter'ı almakla dünya başkanı olmakmış.
Ha bu arada Elon Musk'ın Asperger sendromu varmış. Otizmin bir alt
türü.
Dahiliği oradan mı geliyor?
Ama öyle demeyin, O dünyamızı kirlenmekten ve fosil yakıtlardan
kurtaran müthiş bir çevreciymiş. Devrimciymiş... İklim değişikliği
için mücadelenin lideri. Güneş enerjisi ve elektrikle çalışan araba
üretme çabaları malumunuz.
Kimi de Musk'ın getireceği ifade özgürlüğüne bayılıyor. New York
Times'ın dileklerine göre “Musk’ın vizyonerliği, çocuksu
heyecanları ve tutkusu, umarım bu önemli sosyal mecrada karşılık
bulur”muş... “Vizyonu” da bu arada uzay turları oluyor.
Amerikan milletinin çoğunluğu istediği kadar “Yanıyorum, susuzum”
desin... ne gam.
Musk'ın kendisi bile Twitter'da bir olay zaten.Tuhaf komplo
teorileri, kadınlara ve çocuklara karşı attığı twitler nedense
hemen unutuldu.
Şımarık, artist, kimseyi umursamayan halini nasıl sempatik
buluyorlar hiç anlamıyorum. Her şeyi yapabilme ve söyleyebilme
gücünü “dahiliği” sayesinde damdan düşercesine kazandıklarına bağlı
gören, haydan huya savuran bir “iş insanı mı” hayır! Son sözcük
doğru değil.
O bir iş insanı bile değil, bir “zengin”!
Gücü o.
“Onunki miras yoluyla, aptal şansıyla, tekelleşme veya
sübvansiyonlarla ortaya çıkmış bir zenginlik değil”miş.
Böyle ifade edince çok etkileyici doğrusu (!)
Peki, nasıl bir zenginlik?
Dünyanın birden ortaya çıkan, dün yok bugün var, yarın ne olacağı
belli değil en zenginleri artık üretimden kopuk sosyal medya
oyuncuları, yazılımcıları, buluşçuları, mafyatikleri...
Yatlar, katlar, abartılı şatafat...
Yöneticileri ise toplumdan, programdan, çözümden kopuk hatta en
babası merdivenden çıkmaktan aciz diyordum, artık o evreyi bile
geçtik; kafasını dik, gözlerini açık tutmaktan aciz siyaset
oyuncuları.
Dünya ne yazık ki Atlantik yakasında artık bunlara kaldı.
Çöküş döneminin fenomenleri.
Bir de bizim bu taraflarda oyuncu arıyorlar.
Koltuk değnekli siyasetçiler.
Balta olamamış sap arayanların boş umudu.
Neden Twitter, sorusunun yanıtı da burada.
Aslında diğer alanlar daha para getirici.
Elon Musk, önemli değil diyor.
Daha az kullanıcısı var. Facebook ve Instagram'ın milyarlarca;
Twitter'ın 220 milyondan az.
O da önemli değil.
Çünkü genel siyasette etkili.
Toplumun geçim derdindeki ortayaş kesiminin içini döküp rahatladığı
ya da gençlerin lay lay lom foto paylaştıkları bir “mecra” değil,
anlayacağımız.
Siyasetin ve ekonominin liderleri, ünlüler, etkili kişiler buradan
sesleniyor. Sinir merkezlerine ulaşıyor. “Milyarları
yönlendiriyor”. Dünya çapında neyin nasıl ifade edileceğini,
aktarılacağını şekillendirmede önemli bir işlev üstleniyor.
İlk kurucu ortağı Jack Dorsey, mali şirketlerin,Wall Street'in
kıskacına girdik, diye yakınıyor. Bir kişiye satılmasından
memnun.
Şimdi daha özgür olacakmış.
Peh... peh...
Yağmurdan kaçıyoruz, yani.
“Wall Street”, deyince ABD'de, New York'ta, Manhattan'ın
güneyindeki bir sokakta bir arada bulunan, ülkenin önemli finans
kuruluşları akla gelir. İşte artık onların denetiminden çıkacakmış
Twitter.
İyi kötü ekonominin kurallarını öngörebilirsiniz. O “verimizi” de
elimizden alıyorlar. Komik gibi ama... Dünyanın siyasetinin ve
ekonomisinin geldiği nokta bu. Hani herkes FED'e gözünü diker ya,
ne zaman hapşıracak diye... ABD efendisinin aksırıp tıksırma
gücünün bile kalmadığının işaretleri bunlar.
Çöküşten önce Roma!
Elon Musk'ın Twitter'ı satın almasıyla birlikte kripto para
piyasaları hemen anında bir gün önceki kayıplarını geri aldı.
Musk'ın daha önce destek verdiğini açıkladığı Dogecoin 24 saatte
yüzde 30 yükseldi.
At bi tiwit... oh ne âlâ...
"Kimlik doğrulama" fikri kulağa pek hoş geliyor.
Cazibesine kapılmayan yok, neredeyse.
Hafiften içinden geçiren de var belki: Tazminat kapıları mı
kapanacak?
Hemen üzerinize alınmayın.
Bu parlak fikir en büyük sorunlardan birine çözüm amacında. Çünkü
kripto para dolandırıcılığı özellikle bu spam hesaplar üzerinden
yapılıyor.
Bu arada, bize ne demeyin.
Türkiye, Avrupa'da en önemli ikinci kullanıcı.
Dünyada ilk onda.
Olsun, değil Biden, yetmedi Elon Musk kim gelirse gelsin gücü bize
yetmeyecektir.
Biz dünyanın üreten, gelişen, umutlar besleyen, hedefleri olan
önemli bir ülkenin milletiyiz.
Uygarlık kurucusuyuz.
İnşa faaliyetine başladık.
Önemli olan yerimizi doğru saptamak.
Kararlı bir biçimde uygulayacak bir güç oluşturmak.
Sosyal medyanın önemli bir iletişim aracı olduğu doğru.
Yelkenlerine rüzgarı kim üfleyecek.
Yükselen Asya'nın nefesi yeter de artar bile.
Belki hep birlikte gücümüzü birleştiririz.
Yepyeni bir seçenek üretiriz.
PKK’lı Şafak Duran’ın e-Devlet’ten aldığı, işe girerken İBB’ye
verdiği “Adli Sicil Belgesi” temizmiş.
Hadi yaptınız gizli bir anlaşma.
Oyların bedelini ödüyorsunuz.
Bari başınıza sonradan bela olmasın diye inceleme yapsanıza.
Arşiv taraması istesenize.
Hakkında soruşturma var.
Getiren belli.
Bilmediğinizden değil.
Bile bile.
“Terörle mücadele ekipleri gözaltıyı neden teröristin ikametinde
yapmadı?” diye hesap sormanızdan da belli.
Neden bizim Ulusal Strateji Merkezi'nde çalıştığım arkadaşlarımın
arasından ya da 20 yıl Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığım
Atatürk'ün Bütün Eserleri'nin çalışanları arasından bir tane bile
çıkmıyor da İBB'de ardı ardına PKK'lılar sökülüp geliyorlar.
Çünkü biz adli sicil kağıdına bakmadan yanıtını biliyoruz.
Siz de biliyorsunuz.
Ya bir de iktidara gelseniz, adli sicil kağıdını eline tutuşturup
bakan koltuğuna oturtsanız ne olacak.
Onun için gelemeyeceksiniz!
İşte o kadar.