Marmara depreminin “er ya da geç” olacağı bilimsel bir gerçek. Ancak ne zaman olacağının bilinmesi henüz bilimin geldiği düzey açısından mümkün değil. Tahminler yapılıyor.
Kimi bilim insanımız farklı bir büyüklük söylüyor.
Kimi yılını tahmin ediyor.
Yarın öteki gün olur mu, olur...
Farklılıklar bazı bilim insanlarımızın ne yazık ki "piyasa koşullarına uyum sağlamalarından" "medyatik dürtülerden" ya da farklı yöntemler kullanarak elde ettikleri verilerden kaynaklanıyor. Bu açıdan bilimsel mutlak bilgiye dayanması mümkün olmadığına göre "tahmin yarıştırma ya da tartıştırma" anlamlı ve doğru değil.
Ciddi bilim insanları da bunu yapmıyor zaten. Tartışmamız gereken özellikle nüfusumuzun yoğun olduğu, örneğin kilometre kare başına düşen kişi yoğunluğu 3 bin kişi olan sanayimizin önemli merkezi İstanbul gibi kentlerde alınması gereken köklü önlemler. İstanbul'da kilometre kare başına düşen konut sayısı 340'tır. Beklenen şiddette bir depremin yıkımını düşünmek işte o korkutucu.