Necati Bey: “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Allah’a ortak koşmalarıdır. Ben, güneşe, aya ve puta tapacaklarını söylemiyorum. Fakat Allah rızası dışında yapılan amelleri ve gizli arzuları kast ediyorum.”1 hadisin izahını yapar mısınız?”
BİR KALBE, İKİ BEN YERLEŞMEZ
Peygamber Efendimiz (asm) riyaya, farkında olunmayan bir şirk olarak dikkat çekiyor. Anlaşılıyor ki, riya ve gösteriş şirkten başka bir şey değildir.
Nitekim kalp yalnız Allah’a aittir. Bir kalbe iki “ben” yerleşmez.
Şirk, Allah’a ortak koşmak, Allah’a eş koşmak, Allah’ın iki ve daha fazla olduğunu iddia etmektir ve böyle bir iddia büyük günahların başıdır. Cenâb-ı Hak: “Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. Bundan başka günahları ise, dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ortak koşana gelince, artık o haktan pek uzak bir sapıklıkla sapmış gitmiştir.”2 buyuruyor.
Bahsettiğiniz hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, bilinen açık şirkten başka bir de gizli şirk vardır ve Peygamber Efendimiz (asm) ümmetinin açık şirke düşeceğinden değil, gizli şirke düşeceğinden endişe duyuyor. (Demek oluyor ki, Peygamber Efendimiz (asm) ümmetinin açık şirke düşmeyeceğinden emin bulunuyor.)
ŞİRK İKİDİR
Şu halde şirk iki türlüdür: 1- Açık şirk. 2- Gizli şirk.
1- Açık şirk: Doğrudan Allah’a eş koşmak, Allah’ı bildiği halde Allah’tan başka şeylere tapmaktır. Meselâ güneşe, aya ve puta tapmak şirktir. Bu hususta azamî titremek lâzım: Kimi zaman şirk-i hafinin açık şirke ve küfre kapı açıyor olması kanımızı dondurmaktadır. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri der ki: “Enaniyetten neş’et eden şirk-i hafi katılaştığı zaman esbab şirkine inkılâp eder. Bu da devam ederse küfre tahavvül eder. Bu dahi devam ederse, ta’tile, yani hâlıksızlığa incirar eder. El-iyazü billah!”3
2- Gizli şirk ise: Riya gibi, gösteriş gibi, desinler için amel yapmak gibi, amel ve davranışlarımızda yüzümüzü Allah’tan başkasına çevirmek, Allah’ın rızası olmayan bir işte Allah’tan başkasından lütuf ve takdir beklemek, amel ve davranışlarımızda Allah’ın rızasını gözetmemek ve önemsememek, bunun yerine başkalarının rızasını benimsemek olarak tanımlanabilir. Ki, Peygamber Efendimiz’in (asm) ümmetinin düşeceğinden endişe buyurduğu amel budur. Burada, kişi farkında olmadan ameli için çıkış noktası olarak Allah’tan başka birisinin nazarını ve aferinini esas almış olmaktadır.