Ali Karakaş: “Üstad Hazretleri, ‘Âlem-i İslâm ağlıyor. Avrupa
ziyade incitse, bağıracaktır.”1 diyor. Âlem-i İslâm’ın ağlaması ne
zaman bitecek?”
MUSÎBETİ UNUTTURAN MUSÎBETLER
Gazze’yi, Filistin’i unuttuk şimdi biz. Halep’i, Şam’ı, Rakka’yı unuttuk. Bosna’yı, Çeçenistan’ı, Irak’ı, Somali’yi, Mısır’ı, Yemen’i, Doğu Türkistan’ı, Suriye’yi unuttuk. Türkiye cezaevlerinde suçsuz tutuklu yatan ve adalet bekleyen on binlerce darbe mağdurunu unuttuk.
ŞİMDİ ARAKAN’A KİLİTLENDİK
Dünya sessiz, ruhsuz, vicdansız… İnsanî değerleri yitik ve bitik dünyanın!
Şimdi Arakan’la meşgulüz, ama aslında Arakan için de yaptığımız doğru dürüst bir şey yok! Belki bir miktar sağlık ve gıda yardımı gider, bir miktar çadır kurulur. O beline kadar çamurun, suyun içinde ülkesinden kaçan Müslümanların bir kısmının çok az derdine bir merhem olunur; o kadar!
Sonra unutulur. Belânın bir başka faslına geçilir.
Allah’ım; biri bitmeden diğeri başlıyor. Bu nasıl bir umumî musîbet sürecidir?
Bediüzzaman bu musîbeti bir asır öncesinden yüreğinde hissetmiş ve şöyle haykırmıştı: “Âlem-i İslâm’a indirilen darbelerin en evvel kalbime indiğini hissediyorum.”2