Ayşegül Aydın: “Beden hücreleri vazifelerini eksiksiz yapıyorlar. Nefs-i emarenin hataları için neden ceza görecekler?”
Beden hücreleri vazifelerini eksiksiz yapıyorlar. Çünkü başka seçenekleri yok. Nefs-i emmare ise vazifesini çok aksatıyor, zevkine çok düşüyor ve günahlara çok dalıyor. Çünkü nefs-i emmare çok seçenekli bir dünyada hayatının imtihanını veriyor.
Bedenimizde ve ruhumuzda sahip olduğumuz bütün azaları ve duyguları bir aile sayalım. Veya bir komisyon kabul edelim. Bediüzzaman Hazretleri Altıncı Sözde “daire-i hayatın içindeki mâmelekin ve o mâmelekin içindeki cisim, ruh ve kalbin ve onlar içindeki göz ve dil, akıl ve hayal gibi zâhirî ve bâtınî hasseleri” birer makine veya alet ya da çiftlik sayıyor.1
Öte yandan Bediüzzaman namazla ilgili beş ikazın İkinci İkazında kalbi, ruhu ve lâtife-i Rabbaniye olan vicdanı nefisle arkadaş (yani aynı komisyonunun üyeleri) sayıyor.2
Buradan çıkaracağımız husus şudur: Aynı makinenin çarkları veya aynı komisyonun üyeleri bulunan cismimiz, hücrelerimiz, ruhumuz, kalbimiz, nefsimiz, gözümüz, dilimiz, aklımız, hayalimiz, vicdanımız hep birlikte büyük bir kulluk imtihanı içindeler. Bu imtihanda savaşan taraflar var.
Bu savaşta hedef: Ruhumuzu cesedimize, kalbimizi nefsimize, aklımızı midemize hâkim kılmak.3
Yani kalbimizle nefsimiz kıyasıya savaşıyor. Bazen ipi kalbimiz göğüslüyor. Bazen nefsimiz kalbimizi tuş ediyor. Bu savaş ölünceye kadar devam edecek.