Mehmet Ali Bey: “Üstad Hazretleri’nin “Ben kendimi beğenmiyorum,
beni beğenenleri de beğenmiyorum” sözünü nasıl anlamalıyız? Biz
Üstadımızı çok seviyoruz ve çok beğeniyoruz. O zaman Üstad
Hazretleri bizi beğenmiyor mu?”
İHLÂSIN TEZAHÜRÜ
Bu sözler, azamî ihlâs ve mahviyet prensibinin bir tezahürüdür. Bizim bu cümleden çıkaracağımız ders, hayatta ne tür bir başarı kazanırsak kazanalım, azamî ihlâs ve mahviyet prensibini kendimize düstur edinmemizdir. Bediüzzaman bir insanın ayrı ayrı ahlâk gösteren çeşitli şahsiyetleri olabileceğini ifade ediyor ve bunun için bir memurun makamındaki vakarı ile evindeki tevazuunu örnek veriyor.
Meselâ makamda tevazu olmaz. Bu, makamı tenzil olur. Evde de vakar olmaz! Bu da kibre girer. Demek evine dönünce makamındaki ahlâkının zıddı bir ahlâk olan tevazu gerekiyor.
Nitekim ecdadımız, “Taş yerinde ağırdır” demişler. Her ikisi de yerine göre iyi ahlâktır. Ama biri diğerinin yerine geçerse ikisi de kötü ahlâka dönüyor. Yani yerinde olmayan vakar kibre, tevazu da zillete dönüyor.