Hayrettin Bey: “Üstad Hazretleri gördüğü bir sadık rüyada Ararat
dağı infilak ediyor. Bu esnada mühim bir zat kendisine ‘İ’caz-ı
Kur’ân’ı beyan et!’ diyor. Bu mühim zat kimdir? Ayrıca Sırat
Köprüsü ziyaretinin bir neticesi olmuş mudur?”
SIRAT KÖPRÜSÜNDE BİR GÖRÜŞME
Cenab-ı Hak Bedîüzzaman’ın uhdesinde insanlığa büyük bir dâvâ ihsan etmiş!
Bir veraset-i Nübüvvet dâvâsı!
Bir velayet-i Kübra yolu!
Bir hakaik-ı İmaniye ve Kur’âniye ilmi!
Bir şehadet, şuhut, tahkik, iz’an ve hakikat mesleği!
Bir dâvâ içinde burhan nuru!
Bu burhan dairesi ile ilgili olarak Risalelerde yer alan ipuçlarını takip ettiğimizde ilginç neticelere ulaşıyoruz:
Bedîüzzaman küçüklüğünde bir rüya-yı sadıkada kıyametin koptuğunu, kâinatın yeniden dirildiğini görür ve Sırat Köprüsü üstünde bütün peygamberleri birer birer ziyaret eder. Nihayet Peygamber Efendimizi de (asm) ziyaret edince ondan Kur’ân ilmi talep eder.
Peygamber Efendimiz (asm) ona, ümmetinden sual sormamak şartıyla İlm-i Kur’ân verileceğini müjdeler.1
Bediüzzaman’ın hayatında fırtına estirerek, Risale-i Nur külliyatını netice veren ve iman ve Kur’ân ilmi olarak ortaya çıkan hakikat, işte bu hakikattir!
RİSALE-İ NUR, PEYGAMBER EFENDİMİZİN (ASM) İLMİNE VARİSTİR