Muzaffer Bey: “Bedîüzzaman, Otuz Bir Marttan sonra çıkarıldığı Dîvân-ı Harb-i Örfî’de yaptığı on bir buçuk maddelik savunmasında tam bir hürriyet, vatanperverlik ve şerîat dersi verir ve müdafaası sonucunda beraat eder. Bu müdafaada bir de yarı cinâyet vardır ve bu yarı cinâyetin hâşiyesinde, cinâyetin diğer yarısı için; ‘On beş sene sonra, yirmi sekiz senedir müellifin sebeb-i hapsi olan Sirâcunnur’un âhirindeki bahse bakınız. Tam o yarı cinâyeti bileceksiniz.’ Kaydı vardır. O bahis hangisidir?”
ADALET GECİKMEMELİ
Yakın tarihimizde 15 Temmuz menhus hadisesi gibi perde arkası karanlık kalmış bir diğer menhus hadise de 31 Mart 1325 (1909) hadisesidir. İsyanın perde arkasında gerçekten kimlerin bulunduğu hep meçhul kalmıştır. Kurulan divan-ı harpler ve mahkemeler işin içyüzünü aydınlatmayı başaramamışlardır.
Bununla beraber, 31 Mart hadisesinden sonra kurulan divan-ı harpler (Olağanüstü Mahkemeler) uzun tutukluluklar yapmamış; tutuklananlar en fazla bir ay gibi bir sürede yargılanarak suçlu bulunanlara cezaları verilmiş, suçlu bulunmayanlar ise bırakılmıştır. 31 Mart hadisesinden sonra Bediüzzaman da tutuklanmış; fakat 23 gün tutuklu kaldıktan sonra yargılanmış ve beraat etmiştir.