Sedat Bey: “Hadiste geçiyor: “Allah’a duânızı kabul edeceğine
inanarak duâ edin. Şunu bilin ki, Allah kendisinden başka bir şeyle
meşgul ve gafil kalbin duâsını kabul etmez.”1 buyuruyor. Eğer
duâmızın kesinlikle kabul edileceğine inanırsak, onunla ilgili bir
daha duâ etmeme ihtimalimiz doğmuş olmaz mı?”
DUÂDA HÜSN-Ü ZAN
Bu hadis-i şerif bize Allah’ın duâları kabul edip etmeyeceğini sorgulama hakkı vermiyor.
Bize duâ adabı öğretiyor.
Allah’tan her şeyi isteyebileceğimizi; ama istediğimiz şeyi vereceğine inanarak istememizi tavsiye ediyor.
Allah, hakkında su-i zandan kaçınmamızı, hüsn-ü zan etmemizi emrediyor.
Nitekim bir hadis-i kutside Cenâb-ı Hak: “Kulum Beni nasıl tanırsa onunla öyle muamele ederim.”2 buyuruyor.
Yani kulum Benim hakkımda su-i zan ediyorsa, yani Benim duâyı kabul etmeyeceğime inanmışsa, onun bu zannı duâsının kabulüne bir engeldir. Benim hakkımda hüsn-ü zan ederse, yani duâyı kabul edeceğime inanmışsa, kulumun bu iyi zannı duâsının kabulüne de önemli bir basamaktır.
DUÂDA SAMİMİYET
Bu hadiste vurgulanan en önemli husus, duâda samimiyetin şart olduğudur.
Duâmda samimî olursam, duâ ederken başka şeyle meşgul olmam. Tabir caizse, meşhur ifadeyle, elim işte, gözüm oynaşta olmaz.