Salih Bey: “Dünyayı sevmekte ne gibi sakınca vardır?”
MÂNÂ-YI İSMİ İLE SEVMEK ÇIKAR YOL DEĞİLDİR
Dünyayı ve dünyada bulunan herhangi bir şeyi mana-yı ismiyle sevmek çıkar yol değildir. Çünkü fanidir, elimizden çıkacaktır. Mana-yı ismiyle sevmede şükür yoktur.
Mana-yı harfiyle sevmeye ise emir vardır.
Elmayı lezzeti ve menfaati dolayısıyla sevmek mana-yı ismiyle sevmektir. Elmayı elmada tecelli eden Güzel İsimler ve elmanın yaratıcısı olan Cenâb-ı Allah hesabına sevmek ise mana-yı hafiyle sevmektir ki, şükür budur.
ÜÇ YÜZLÜ DÜNYA
Bedîüzzaman Saîd Nursî bildiriyor ki, dünyanın üç yüzü vardır:
1- Dünyanın birinci yüzü, Cenâb-ı Hakkın isimlerine bakar. Allah’ın isimlerinin nakışlarını gösterir. Mânâ-yı harfiyle, yani ayna gibi başkasını gösteren vücudu ile Allah’ın isimlerinin aynası hükmündedir. Dünyanın bu yüzü Allah’ın hadsiz isimlerinin hadsiz mektupları mahiyetindedir; bu yüz gâyet güzeldir. Nefrete değil; aşk derecesinde sevilmeye lâyıktır. Çünkü dünyanın bu yüzü sevildikçe, neticede Allah’ın isimleri sevilmiş olur.
2- Dünyanın ikinci yüzü âhirete bakar. Âhiretin tarlasıdır. Cennetin fidanlığıdır. Rahmetin çiçekliğidir. Dünyanın bu yüzü de, birinci yüzü gibi güzeldir. Çünkü bu yüzde ekilen her şey Allah’ın izniyle âhirette ebediyen meyve verecektir. Şu halde bu yüz de tahkire değil; muhabbete lâyıktır.
3- Dünyanın üçüncü yüzü, insanın heveslerine bakan, gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın oyuncağı hükmüne geçen yüzüdür. Dünyanın bu yüzü gâyet çirkindir, gâyet tehlikelidir. Çünkü fânîdir. Çünkü yok olucudur. Çünkü, elemlidir. Çünkü keder vericidir. Çünkü aldatıcıdır. İşte âyetlerin ve hadislerin dikkat çektiği ve sevgisine aldanmamak için uyardığı yüz, bu yüzdür. Sevilmemesi gereken, nefret edilmesi gereken, kendisinden Allah’a sığınılması gereken yüz, bu yüzdür.
KİMLER DÜNYAYI SEVMEZ?