Cemil Bey: “Namazı camide cemaatle kılmanın önemi üzerinde durur
musunuz?”
NA’BÜDÜ NUN’UNDA CEMAAT EMRİ
Cemaatle ibadetin daha efdal ve daha ahsen olduğunu vurgulayan1 Bediüzzaman, haccın âmi de olsa her bir mü’mine küllî mertebe ve velâyet kazandıran bir ibadet olduğunu, bu sırrın cemaatle kılınan namazda da bulunduğunu ifade ediyor.2 Bediüzzaman baskı ve tarassut altında cemaatle namaz kılamadığı zamanlar için hayıflanıyor ve buna sebep olanları Allah’a havale ediyor.3
Cemaatle namazın önemini ve faziletini Fatiha Sûresi’ndeki ‘Na’büdü Nun’u’ ile açıklayan Bediüzzaman diyor ki:
“Gördüm ki, namaz kıldığım o Bayezid Camii’ndeki cemaatle iştirakimi ve her biri benim bir nevi şefaatçim hükmüne ve kıraatimde izhar ettiğim hükümlere ve dâvâlara birer şahit ve birer müeyyid gördüm. Nakıs ubudiyetimi, o cemaatin büyük ve kesretli ibâdâtı içinde dergâh-ı İlâhiyeye takdime cesaret geldi.”4
Bu izahın devamında bir perde daha açıldığını, bu perdede İstanbul’un bütün mescitlerinin birbirine bağlandığını, koca İstanbul’un Bayezıd Camii hükmüne geçtiğini ve birden koca İstanbul mescitlerinde namaz kılanların duâlarına da mazhariyet hissettiğini, ardından yeryüzünün bütün mescitlerini Kâbe-i Mükerreme etrafında dairevî saflar halinde gördüğünü ifade eden Bediüzzaman, “Elhamdülillahi Rabbi’l-Âlemin dedim. Benim bu kadar şefaatçilerim var. Benim namazda söylediğim her bir sözü aynen söylüyorlar, tasdik ediyorlar.” diyor.
ÜÇ BÜYÜK CEMAATİN BÜYÜK HAVUZU
Bu perdenin ardından Bediüzzaman, bir müşahedeye daha yer veriyor ve namaz cemaatinin üç daireye ayrıldığını görüyor: