Tahsin Bey: “Kün feyekûn gerçeği ile Allah’ın kâinatı altı günde yaratması meselesi birbiri ile çelişmiyor mu? İnsan yaratılan bir şeyi kopya edebilir mi?”
İrade de, Hikmet de, Emir de Allah’a Aittir
Allah hem Hakim’dir, hem Kadir’dir, hem Mürid’dir. Sınırsız hikmet sahibidir, sınırsız kudret sahibidir, sınırsız irade ve emir sahibidir.
Kudretine kendi hikmeti sınır koyar; hikmetini kendi kudreti sınırlar. Bütün bu sınırları ancak kendi yüksek iradesi koyar.
Harici hiçbir güç Allah’ın hiçbir tasarrufuna sınır koymaz, koyamaz.
Diğer yandan kudretinde hikmeti; hikmetinde kudreti vardır. Dilediği zaman dilediği şekilde yaratır. Dilediğinde emrini kudretle birleştirir; derhal, zamansız yaratır. Dilediğinde ise emrini hikmetle zamana yayar; tedrici olarak yaratır.
Bu iki yaratma biçimi birbiriyle çelişmez. Kur’ân her ikisine de işaret ediyor: “Allah, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir.”1
“Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı.”2
Kur’ân’dan süzülen nurlarla kâinatın yaratılış biçimini okuyan Bediüzzaman, dünyanın darü’l-hikmet olduğunu, dünyada Hakim, Mürettib, Müdebbir, Mürebbi gibi çok isimlerin iktizasıyla eşyanın bir derece tedrici ve zamanla icad edildiğini; âhiretin ise darü’l-kudret olduğunu, âhirette kudret ve rahmetin tezahürleri ön plânda bulunduğunu, eşyanın maddeye, müddete, zamana ve beklemeye ihtiyaç bırakmadan birden yaratıldığını; bu sebeple burada bir günde ve bir senede yapılan işlerin âhirette bir anda ve bir lemhada yaratıldığını bildiriyor.3