Denizli’den Mehmet Cebe: “Vaaz ve hutbelerde Peygamber
Efendimiz’in (asm) Mi’racı ruhen veya misalî beden ile yaptığı
anlatılıyor. Oysa Hazret-i Üstad Mi’racın ruh ve bedenle beraber
yapıldığını ifade ediyor. Bu görüş farkının sebebi nedir? Bu millet
hangisine inanacak?”
Mİ’RAÇTA RUH VE BEDEN-İ MÜBAREK
Mi’raç, ehl-i sünnet itikadına göre Peygamber Efendimiz’in (asm) Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksaya, oradan da Allah’ın huzuruna ruh ve beden-i mübarekiyle birlikte yükselişidir. Ehl-i sünnet buna kanidir. Çünkü âyet bu manayı ifade ediyor. Buyuruyor ki:
“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir.”1
Bu âyette “kulunun ruhunu” değil, “kulunu” ifadesi vardır. “Kulunu” kavramının içinde beden-i mübareki de vardır. İmam Taberî’ye göre, “kulunu” kavramını sadece “ruhu” ile sınırlamaya hakkımız yoktur.2
Bu hakikat bin dört yüz yıldan beri ümmetçe bilinir ve kabul edilir. Bediüzaman Said Nursî Hazretlerinin Otuz Birinci Sözde ispat ettiği hakikatin birisi işte budur. Eğer vaaz ve hutbelerde farklı ve yanlış şeyler söyleniyorsa, sorumluluk söyleyene aittir.
Bediüzzaman diyor ki: “Ruh-u Muhammediyenin (asm) hadsiz vezâifine medâr ve cihâzâtının mahzeni olan cism-i Muhammedî (asm), elbette onun ruh-u âlîsiyle Arşa kadar beraber gidecektir.”