Ali Karakaş: “Münafık kime denir? Fasıklık ile münafıklık aynı
şey midir? Münafık kendini bilir mi?”
KUR’ÂN’DA MÜNAFIĞIN TARİFİ
Münafığın tanımı hakkında Kur’ân’da şu açıklamaları buluruz: “İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde “Allah’a ve ahiret gününe inandık” derler. Onlar güya Allah’ı ve mü’minleri aldatırlar. Hâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir. Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır. Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, “Biz ancak ıslâh edicileriz” derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridirler; lâkin anlamazlar. Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit “Biz hiç, sefihlerin iman ettikleri gibi iman eder miyiz?” derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler. Mü’minlerle karşılaştıkları vakit “İman ettik” derler. Şeytanları ile baş başa kaldıklarında ise: “Biz sizinle beraberiz, biz onlarla alay ediyoruz.” derler. Gerçekte, Allah onlarla istihza eder de azgınlıklarında onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bir müddet başıboş dolaşırlar. İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır.”1
Bu âyetlerde geçen tarife göre münafık kendini münafık bilmez, kendini ıslâhçı bilir. Bu yüzden münafığı yola getirmek, irşat etmek zordur.
Bu tipler Bediüzzaman’ın, “Öyleler kendilerini beğeniyorlar; hem bilmiyorlar, hem kendilerini bilir zannediyorlar.”2 cümlelerinde vurgulanan tiplerdir.
MÜNAFIKLARIN ÖZELLİKLERİ
Bu âyetlerin genişçe tefsirini yapan Üstad Said Nursî Hazretleri’ne göre münafıklar:
1- Allah’ı kandırmak gibi imkânsız bir işe kalkıştıkları için ahmaktırlar.
2- Çıkarlarını düşünme çabasıyla kendilerine zarar verdikleri için sefih ve akılsızdırlar.
3- Faydayı zarardan ayırt edemedikleri için cahildirler.
4- Tıynetleri pis, sıhhatlerinin madeni hasta, hayat kaynakları ölmüş rezil kimselerdir.
5- Şifa talebiyle hastalıklarını arttırdıkları için aşağılıktırlar; sürünmeye mahkûmdurlar.
6- Elemden başka bir şey vermeyen bir kuvvetli azap ile tehdit edilmişlerdir.
7- İnanmadıkları halde “inandık” dedikleri için yalancıdırlar.3
FASIKLIK İLE MÜNAFIKLIK FARKI
Fasıklık ise Üstad Said Nursî Hazretleri’ne göre, haktan yüz çevirmek, haktan ayrılmak, günahta haddini aşmak, dünya hayatı ve mutluluğu için mukaddesat dâhil her şeyi feda etmektir. Fasıklığın niteliği, akıl, gazap ve şehvet denilen üç kuvveti ifrat veya tefrit içinde kullanmaktır. Yani bu üç kuvveti abartarak kullananlar, fıska düşerler, büyük günah işlemiş olurlar.4 Başka bir ifadeyle, büyük günahı açıktan işleyen, işlediği günahtan sıkılmayan, mahcup olmayan, günahlarıyla övünen ve zulüm yapmaktan lezzet alan kimselere de fâsık denmiştir.5
Çevremizde bulunan ve imansız olmayan, imanda bizi aldatmayan ve açıktan büyük günah işlemeyen Müslümanları, her ne kadar amelsiz ve günahkâr da olsalar münafık veya fâsık diye nitelememiz, onları dışlamamız, onları kınamamız doğru olmaz.