Elif Hanım: “Her insan her dakika her saniye günahlarla iç
içedir. Rabbimiz günahlarımızı tövbe ettiğimizde dilerse affeder.
Başımıza istenmedik durumlar, musîbetler gelir, Rabbimiz bazen
tokat, ceza verir bazen istediğimiz olmaz hayırlısı böyleymiş
deriz. Peki, bunun tokat ya da hayırlı olup olmadığını nasıl
anlarız.”
MUSÎBETİN DİLİ OLSA...
Başımıza gelen musîbetlerin hakikati gören bir gözü ve konuşan bir
dili olsa da anlatsa… Bize neler söyler neler?
Allah’ın ne denli merhamet ve şefkat sahibi olduğunu, bu musîbetin
Allah’ın rahmetinin ve lütfunun gereği bize tahsis edildiğini,
bizim ne tür günahlarımızı silip yok ettiğini, bizi ne denli affa
ve mağfirete mazhar kıldığını, bize ne denli velâyet ve kemalat
kazandırmaya namzet olduğunu… Bütün bunları bizim tek sabrımızla
kazanabileceğimizi bize bir anlatsa…
Aslında dili var musîbetin… O acılarının katmanları içinde,
ağrılarının pareleri arasında, üzüntülerinin perdeleri ötesinde,
hoşlanmadığımız sıkıntılarının tenteneleri arkasında ne tecelliler
gizli bir bilsek…
Bir bilsek hiç ağlar mıyız? Hiç gözyaşı döker miyiz? Hiç üzülür
müyüz?