Bekir Bey: “Ben öfkeme hep yenik düşmüş, bu yüzden ciddî
zararlar görmüş ve her zaman büyük pişmanlıklar içinde yaşayan aciz
kullardanım. Sinir ve öfke halindeyken, öfkeme yenik düşmemek için
neler yapmalıyım?”
ÖFKE YERİNE GÖRE LÂZIMDIR
Kişinin kendini tanıması Allah’ın hususî bir lütfudur. Çünkü nefis kendini tanımak ve zafiyetini itiraf etmek istemiyor. Allah size öfkenizi fark ettirmiştir. Bir adım ötesinde olan öfkenizi yenmeniz hususunda da, kararlı olursanız, inşallah başaracaksınız.
Önce öfkeyi tanıyalım: Öfke kuvve-i gadabiyedendir, yani fıtrattandandır. Öfkeyi yok etmek mümkün değil, fıtrî de değildir. Esas olan, öfkeyi olması gereken yöne kanalize etmek, öfkeyi doğru yerde kullanmaktır. Yani öfkeyi mecazi olarak değil, yani dünyevî endişeyle değil; hakikî olarak, yani uhrevî endişeyle kullanmaktır.
Meselâ vatan savunmasında öfke şecaat olarak lâzımdır. Yoksa vatanı, milleti, hakkı, hukuku, doğruyu, iyiyi savunmak mümkün olmazdı. Fakat Müslümanlar arası ilişkilerde öfke değil, gazap değil, rıfk ve teenni, yani yumuşak huyluluk lâzımdır.