Aldanmakta Fayda Yok!
Zaman bir fırtına gibi… Her şeyi sürüklüyor; bizi nefsimizle ve kendimizle yüzleşeceğimiz yere götürüyor.
Dünyamız, mahşer meydanı etrafında titiz bir daire çizerken, üzerinde yaşayanlara her fırsatta Mahkeme-i Kübra’yı, hesabı, büyük sorguyu hatırlatırcasına deprenmekte, her fırsatta asık ve ekşi yüzünü göstermekte, her fırsatta sert mizacıyla celâl ve izzet Sahibi Rabb-i Zülcelâl’i zikretmekte.
Yuvarlanıp giden dünyamız içinde biz de varız. Biz dünyamızla birlikte sür’atle, sağa sola sapmadan, mahşere doğru hızla yol almaktayız.
Bitmeyen bir yolculuk, damarlarımızdaki kan gibi, hızla devam etmekte.
Bediüzzaman’ın o veciz ifadesiyle, “Biz gidiyoruz, aldanmakta fayda yok. Gözümüzü kapamakla bizi burada durdurmazlar; sevkiyat var.”1 Yolumuzu bazen rahmet ve mağfiret günleri de kesmese, ne olurdu hâlimiz Ya Rab? Günahlarımızla, isyanlarımızla, hatalarımızla, kusurlarımızla, hâlimiz ne olurdu?
Zat-ı Zülcelâl’ine sonsuz şükürler olsun ki, rahmetin var! Cemal Sahibi Zat’ına sınırsız hamd ü senalar olsun ki mağfiretin var!