Salih Bey: “Buhari’deki bir rivayete göre Peygamber Efendimiz (asm) miraçta kader kaleminin cızırtısını işitiyor. Kader ve kaza daha önce yazılmamış mıydı? Bu rivayeti değerlendirir misiniz? Bu çerçevede sadakanın belâyı defettiğini belirten hadis-i şerifi de yorumlar mısınız?”
LEVH-İ MAHFUZA YÜKSELEN DUALARIMIZ VE SADAKALARIMIZ
Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Sadaka vermekte acele ediniz. Çünkü bela sadakayı atlayıp gelmez.”1 Diğer yandan, Peygamber Efendimiz’in (asm) miraçta kader kaleminin cızırtılarını işittiği haberinin de sıhhatli kaynaklardan geldiğinde hiç şüphe yoktur. Bu haberi Peygamber Efendimiz (asm) İsra ve Miraç olayını anlattığı bir hadisinde bildiriyor.
Madem yukarı âlemlerde kader kaleminin sesleri yankılanıyorsa, bu demektir ki, levh-i mahfuzda sürekli bir kitâbet işi devam ediyor. Bu işten anladığımız, zerrelerden kürelere kâinatın hiçbir ferdinin hiçbir hareketi tesadüfî değil; levh-i mahfuzda yazılıyor, ardından bu yazı icraya geçiyor.
Demek ellerimizle verdiğimiz az sadakalar, yukarıda yazılmış çok belânın önüne çıkıyor ve belâyı hükümden kaldırıyor. Veya yaptığımız dualar, yazılmış çok musibeti icra plânından sildiriyor. Nitekim Peygamberimiz (asm) “Dua belâyı defeder.” Veya bir başka hadisinde: “Dua, gelmiş olan musibet için de henüz gelmemiş olan musibet için de faydalıdır.”2 Buyuruyor. Bu hadislerden anlaşılan şu ki, Allah levh-i mahfuzda yazdığı yazıyı bizim duamızla, sadakamızla ve amelimizle sonlandırıyor.
EZEL VE LEVH-İ MAHFUZ