Necdet Bey: “Bediüzzaman 2. Şuâda, 30. Lema’da ve başka yerlerde
bir sineğin Nemrut’u helâk ettiğinden bahsediyor. Bu olay nasıl
gerçekleşmiştir?
İLÂHÎ İKAZLAR
Cenâb-ı Hak peygamber göndererek hakkı tebliğ ve teklif etmekle kalmamış, inkârda, şirkte, küfürde ve zulümde devam eden ve ileri giden kavimleri hemen her asırda ikaz etmiştir. Bu dünya yüzünden üzerine belâ indirilmiş, azap gönderilmiş, İlâhî tokat vurulmuş çok kavim gelip geçmiştir. Bunlardan uslanıp hallerini ıslah edenler olduğu gibi, uslanmayıp inkâr ve küfürlerine devam edenler de çok olmuştur.
Bediüzzaman’ın, “Vahdette, ferdiyette, bir karınca bir Firavunu, bir sinek bir Nemrud’u, bir mikrop bir cebbarı o intisap kuvvetiyle mağlûp edebildiği gibi, nohut tanesi küçüklüğünde bir çekirdek dahi, dağ gibi heybetli bir çam ağacını omuzunda taşıyabilir.”1 diye zikrettiği hadiseleri tarihler gerçekten kaydetmiştir.
Bu kavimlerin asıl hesapları muhakkak mahşere kalmıştır. Ancak birer ibret tablosu olarak yer yer Kur’ân’ın da anlattığı bu tokatlar, bazen yer altı kazılarında gün yüzüne de çıkabiliyor. Şüphesiz gün yüzüne çıkmayanlar da çok vardır.
Kur’ân buyuruyor ki: “Artık biz onların üzerine ayrı ayrı deliller olmak üzere tufan gönderdik, çekirgeler gönderdik, haşerat gönderdik, kurbağalar gönderdik, kan gönderdik. Yine böbürlendiler ve günahkâr bir kavim oldular.”2
NEMRUT VE SİNEK
Nemrut zalim ve kâfirdi. Kendisinin İlah olduğunu iddia ediyordu. Halkının kendisine inanması ve tapması için zulmediyordu. Halk da istediği şekilde kendisine ser füru ediyor, onu Rab biliyor ve ona tapıyordu.
İbrahim Aleyhisselâm Nemrut’un bu fesat düzenini bozdu. Nemrut da İbrahim Aleyhisselâm’a kötülük yapmaktan, ona güç göstermekten geri kalmadı. Ona hakaret etti, çaresiz bırakmak için onunla tartıştı, olmadı ateşe attırdı, ateşin onu yakmadığını görünce, şaşkınlığını yine küfrüyle örtmeye çalıştı.
Olmadı, etrafa emirler yağdırdı; İbrahim Aleyhisselâm’ın Rabbi ile savaşmak için ordu topladı.