A. T. Rumuzlu okuyucumuz: “Küfre saplananlara gelince…Onları
uyarsan da uyarmasan da birdir; iman etmezler.. Allah, onların
kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir
perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.” Bakara Sûresi 6.
ve 7. Âyetlerini açıklarsanız tövbe edeceğim.”
TÖVBE BİZİM ŞE’NİMİZ
Değerli kardeşim, ne senin içine düştüğünü varsaydığın küfrüne karşı Kur’ân’ın bir kusuru vardır, ne benim açıklamalarımda seni tövbeye sevk edecek ehliyet vardır!
Şimdi düşünelim: Varsayalım ki sen küfürde saplanıp kalmışsın. Kur’ân bu âyetiyle seni azarlamıyor. Senin kalbini ve kulaklarını mühürlemiyor. Sen en nihayete uzanmışsın ve bundan Kur’ân’ı sorumlu tutuyorsun! Hayır, bu yanlıştır! Senin hür iraden varsa, hür düşünme ve muhakeme yeteneğin varsa, üzerinde Allah’ın birçok nimeti, hakkı ve hukuku varsa, bu âyetler senin hakkı ve hakikati anlamana, tövbe edip iman etmene ve şükretmene engel değildir. Tövbe etmek bizim şe’nimiz, tövbeleri kabul etmek Allah’ın şe’ni iken, bizim tövbe etmeyip Allah’ı tecrübe etmeye kalkmamız hiç edepli bir davranış değildir. Bu âyetler tövbe etmek isteyenlerin tövbe kapısını kapamıyor. Ölünceye kadar tövbe kapısı açıktır ve o kapıya başvuranlar ne kadar küfür ve şirk içinde olsalar da hep affedilmişlerdir.
O HALDE PROBLEM NEDİR?