Nuri Bey: “On Dokuzuncu Sözde geçen Üç Külli Muarrif kavramını
açar mısınız? Üç Külli Muarrif kimlerdir ve Rabbimizi nasıl
tanıtıyor?”
KÂİNAT KİTABI
Bediüzzaman On dokuzuncu Sözü Resulullah Efendimizin (asm) güzel ahlâkına ve güzel siretine tahsis ediyor.
Birinci Reşhada, üç büyük ve küllî rehberin Rabbimizi bize tanıttığını bildiriyor.
Bunlardan “birisi: Şu kitab-ı kebir-i kâinattır.”1
Yani bu büyük kâinat kitabıdır. Bediüzzaman Risale-i Nur’da bu devasa kâinatı Rabbimizi bize tanıtan bir büyük kitap olarak takdim ediyor. Bu büyük kitabın hangi sayfasını açsanız, hangi noktasına baksanız, hangi faslını tetkik etseniz bir büyük kudret, bir sonsuz ilim, bir yüksek hikmet, bir eşsiz irade, bir misilsiz rahmet, bir benzersiz hilkat adeta gözlerinize sokulur, kendini okutur ve sizi hayran bırakır.
Kur’ân birçok âyetiyle, insanın nazarını kâinatı okumaya, düşünmeye ve Rabbini bulmaya dâvet ediyor. İnsan da –özellikle bu son asırdaki insanlar- adeta bu İlâhî çağrıya uymuş, kulak vermiş, itaat etmiş ve kâinat üzerinde enva-i çeşit ilimlerle tetkikatını, tahkikatını ve araştırmalarını sürdürüyor.
Allah böylece ilim yoluyla dilediklerine hidayet veriyor.
KÂİNATIN EN BÜYÜK ÂYETİ
Rabbimizi bize tarif eden rehberlerden ikincisi: “Şu kitab-ı kebirin âyet-i kübrası olan Hatemü’l-Enbiya Aleyhisselâtü Vesselâmdır.”2