Düzce’den Abdullah Topçu: “Peygamber Efendimiz’in (asm) şemaili
saçı, sakalı, yürüyüşü… vesair nasıldı? Sakalı uzun muydu?”
ŞEMAİLİN MÂNÂSI
Zat-ı Risaletin, yani Peygamber Efendimiz’in (asm) beşerî yönüne ve yaratılış özelliklerine şemail deniyor. Mübarek huyu, güzel karakteri, nihayet kemaldeki davranışları, emsalsiz tavır ve hareketleri, her karesi örnek ahlâkı, eşsiz güzellikteki yaratılışı ile ilgili bilgilerin tümü şemail-i şeriftendir.
Risale-i Nur’un şakirtlerinden Osman Nuri bir rüyasını şöyle anlatıyor: “Rüyamda, Şemail-i Şerife muvafık, gayet nuranî bir surette Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı oturduğu yere dayanmış bir vaziyette gördüm. Bu anda bir sadâ geldi ki, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın bir yaveri geliyor. Kapılar birden bire kendi kendine açıldı. Risale-i Nur nâşirlerinin Üstadı olan zat içeriye girdi. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, Üstadımıza şefkatkârâne bir iltifat göstererek, dayandığı vaziyetten doğruldu. Ben de ağlayarak uyandım.”1
ŞEMAİLİ BİLMENİN FAYDASI
Peygamber Efendimiz’in (asm) hayatının her adımı, her nefesi ve her bir beşerî özelliği vahyin kontrolünde olduğundan, şemail-i şerifi bilmekle sünnet-i seniyyeyi daha iyi kavramış oluruz. Her ânı vahiy kontrolünde bulunan bir hayatı öğrenmek ve örnek almak dünyanın en güzel işidir. Vahyin, beşeriyetin kurtuluşu için ortaya koyduğu modelin keyfiyetini ve nasıllığını bilip yaşadıkça insanlığımız değer kazanır ve insaniyet-i kübra yolunda yükselmiş oluruz.
Şemail-i şerifin her asırda yansımaları da olmalıdır ve vardır. Her asrın mücedditleri ve imamları şemail-i şerifi örnek alırlar, şemail-i şeriften kendilerine düşen hisseyi hayatlarıyla yansıtırlar.