İşin doğrusunu isterseniz, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün
durumuna düşmek istemezdim.
Henüz saygınlığını kaybetmeden çıkış yapacağı bir kapı varken,
siyasi ihtiras uğruna kendini bu durumlara sokması, onun açısından
berbat bir final oldu.
Öyle kötü bir durum ki...
Bir dönem kendisini istemeyen, kendisi Cumhurbaşkanı olmasın diye
Meclis'i boykot eden CHP'lilerin niyetini anlayamadı ve onların
gazına gelip tüm dava arkadaşlarını küstürdü.
HDP'liler, "Eğer aday olursa biz destekleriz" derken tek kelam
etmedi.
Hakkındaki dedikodulara set çekemedi, ekran karşısına geçip, "Benim
adımı bu tür kısır tartışmalarla kirletmeyin" demedi. Rüzgârın
kendisinden yana dönmesini bekledi.
Geldiğimiz noktada...
CHP'liler kazan kaldırıp, "Bizim gündemimizde Abdullah Gül diye
biri yok" diyerek onu istemediklerini ilan etti. İyi Parti de onun
tek ve ortak aday gösterilmesine rıza göstermedi.
MHP, onu istemediğini açıkladı, AK Parti seçmeninin bir tekinden
dahi oy alamayacağı zaten ilk günden belliydi.