Aslına bakarsanız AK
Parti'nin belediye seçimlerini hiç zorlanmadan alması için eline
tarihî bir fırsat geçmişti. Lakin yaşanan ekonomik krizle
birlikte telaş içinde hareket edildi ve bu fırsat göz göre göre
kaçtı.
O fırsatın ne olduğunu
anlatayım izninizle...
Bildiğiniz üzere bundan
bir süre önce "İmar Barışı" kanunu
çıkarıldı. Hem de pek çok kanattan, hatta AK Partili
belediyelerden itirazlar gelmesine rağmen çıkarıldı.
Doğrusunu isterseniz böyle bir
kanuna ihtiyaç vardı ancak çıkarılış şekli yanlış
oldu.
Şöyle ki:
İmar Barışı'ndan bugüne kadar
gelen para yaklaşık 10 milyar lirayı buldu.
Merkezî yönetim, bu konuda
tek yetkili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı tayin
etti. Yani "İmar Barışı"ndan gelen para
doğrudan hazineye gitmiş oldu.
Oysa İmar Barışı için organize
bir çalışma yapılmış olsa, mesela planlamayı bizzat
belediyeler yönetmiş olsa, iş çok daha farklı
olacaktı.
Hem gelen paranın bir kısmı
belediyelere kaynak olarak kalacak, hem de tapu dağıtan
belediyeler, vatandaşın gözünde bir başka kıymetli
olacaktı.
Bir örnek...
İstanbul Sultanbeyli, tapu
konusunda büyük sıkıntı yaşıyordu. Belediye Başkanı
Hüseyin Keskin, bizzat Erdoğan ile konuşarak Sultanbeyli'ye özel
bir tapu kanunu çıkarttırdı. Bu kanun sayesinde
Sultanbeyli'nin 100 yıllık tapu sorununu çözdü.
Ve şu anda gittiği her yerde
kahraman gibi karşılanıyor.
"Başkan bizim tapu
sorunumuzu çözdü ya, dilesin bizden ne dilerse" diyen
diyene anlayacağınız.
Bahsettiğim şey tam da
bu...
İmar Barışı ile birlikte bütün
belediyelere bu şans verilebilirdi. Bütün belediyeler bir anda
halkın gözdesi hâline gelebilirdi. Ama bu şans kaçtı gibi
görünüyor.
Aslına bakarsanız eğer
hâlâ geri dönüş şansı var ise bu kanunun uygulaması şu anda
bile belediyelere devredilebilir.
Göreve devam edecek olan ya da
yeni gelecek olan belediye başkanlarının elindeki bu kozla
vatandaşa gitmesi, onlara büyük bir artı
kazandıracak.
Gelecek olan paranın ciddi bir
kısmı yine hazineye aktarılır, geri kalanı ise belediyelere ciddi
bir kaynak olur.
Tapu sorunu
demişken...
AK Parti, en büyük
hizmetlerinden birinin kentsel dönüşüm olduğunu söyleyip duruyor.
Lakin kimse, kentsel dönüşümün AK Parti'ye verdiği zararı
konuşmuyor.
Maalesef bu mesele AK Parti'ye
günden güne varoşların oyunu alan parti konumuna düşürdü, düşürmeye
devam ediyor.
Oturduğum ve bildiğim bazı
semtlerden örnek vereyim.
İstanbul Ataşehir, AK Parti
seçmeninin yoğun yaşadığı bölgelerden biriydi. Ancak ne zaman
ki kentsel dönüşüm işin içine girdi, AK Parti bu bölgede
kaybetti.
Bölgedeki binalar
vatandaşlardan satın alındı ve yıkıldı. Yerine 3-4-6 milyona
varan rezidansların yer aldığı devasa plazalar
dikildi.
E, bu plazalara da hâliyle
zengin kesim yerleşti. Hem de AK Parti'den nefret eden zenginler.
Evleri ellerinden alınan vatandaşlar ise civar ilçelere, yani
Sultanbeyli, Sancaktepe, Çekmeköy gibi bölgelere göç etmek zorunda
kaldı.
Üsküdar Çengelköy'de, Fatih'te,
Eyüp'te hep aynı hata yapıldı. Sıradan vatandaşların da
oturabileceği uygun fiyatlı daireler yapılacağına, oralara da lüks
rezidanslar konduruldu.
Şimdi bu bölgelerde de AK Parti
ile CHP'nin oyu başa baş duruma geldi. Bu bölgelerdeki
belediye başkanlarının başarısız olduğu söyleniyor ama aslında
değil.
Mesele kentsel dönüşümdeki
yanlışlar. Mesele TOKİ’nin buralarda yaptığı yanlış anlaşmalar.
Onların ceremesini mevcut belediye başkanları çekiyor.
Eğer betonlaşma bu yöntemle
yapılmaya devam edecekse, bu yerel seçimlerde değil ama bir sonraki
seçimde AK Parti İstanbul'da büyük hezimet yaşayacak gibi
görünüyor.
Bu sıkıntıya da bir çözüm
bulunması gerekiyor.