Hürriyet gazetesinden Ahmet
Hakan, AK Parti’nin içindeki AKP’liler meselesine değinmiş
ve “Şu AK Partililer ile AKP’liler arasındaki 7 farkı
yazsanız da biz de anlasak” demiş.
İzin verirseniz ben aradaki 7
farkı kendi adıma ve kendi çapım ölçüsünde anlatmak
istiyorum.
1- AK
Partililer bir ilahi davaya inanır ve malını mülkünü satarak bu
dava için mücadele eder. Onların davası makam davasıdır, mal, mülk,
şan, şöhret davasıdır.
AKP’liler ise bunun tam tersini
yapar. Mal için, mülk için, şan ve şöhret için bu davayı gözünü
kırpmadan satar. Bunlar her devrin adamıdır. Hangi parti iktidarda
ise oraya koşan, iktidara yakın olan her partinin merdivenlerini
üçer beşer atlayarak inip çıkan, kısacası her dönemin adamıdır
bunlar.
AK Partililer Erdoğan’ı göğsünde
yanıp tutuşan imanından, mazlumların sesi olmasından, zalimin
karşısında asla eğilip bükülmeyen iradesinden ve hainlerin üzerine
çullanmasından dolayı sever.
AKP’liler ise Erdoğan’ı içinde
bulunduğu bu sevilesi ruh hâlinden koparmaya çalışan, Erdoğan’a
kimi zaman dostu düşman kimi zaman ise düşmanı dost gibi göstermeye
çalışan güruhtur.
2- AK
Partililer davasına ve liderine sadakatle bağlıdır. Kimi Millî
Görüş geleneğinden gelmedir, kimi ise çocuk yaştan itibaren partiye
insanüstü emek vermiştir. Yazın sıcağında yanmak, kışın soğuğunda
donmak, Erdoğan nereye geliyorsa orayı bir karnaval alanına
çevirmek onların işidir.
AKP’liler ise partiye ve lidere
değil, güce ve menfaate 'tapar!' Yakasına parti rozeti
takarak, birkaç kuruş bağış yaparak partiye sonradan kapağı
atarlar. Partinin hiçbir çalışmasında onların imzasını
göremezsiniz. Onların tek işi liderin ya da partinin yaptığı
etkinliklerde gözüküp kaybolmaktır. Ve tabii ki o etkinliklerde
güçlü olanlara yaklaşıp ihale kovalamaktır. Kısacası onlar AK
Parti’nin içinde olup, yanında olmayanlardır.
3- AK
Partililer; dinine, diline, cinsiyetine, milliyetine bakmaksızın
yeryüzünde zulmün tezgâhından geçen herkesin ama herkesin hakkını
ve hukukunu kendi namusuymuş gibi korur. Her bir AK Partili
kendisini Hazreti Ömer’e “Haktan ayrılırsan seni
kılıcımla düzeltirim” diye seslenen sahabe gibi
görür.
AKP’liler ise haksızlığa
uğrayanın önce kim olduğuna bakar. Eğer haksızlığa uğrayan kendisi
gibi düşünmüyor, kendisi gibi yaşamıyor, kendisi gibi inanmıyorsa,
ona her türlü zulmü ve haksızlığı reva görür. Zulmedenleri uyarmak
bir kenara dursun, zulmün boyutlarının artması için mücadele
eder.
4- AK
Partililer, iğrenç insanların oyuncağı olup o insanların korkunç
eylemleri sayesinde zafer kazanmaktansa, doğru ve dürüst insanlarla
bir arada olup hezimet yaşamayı seçer. Onlar, “Allah
davasında yenilgi yoktur, imtihan
vardır” diyenlerdir.
AKP’liler ise kendi ikbal ve
istikbal davalarında zafere giden her yolu denemekte beis görmez.
Bunlar, FETÖ’den öğrendiği ihanet oyunlarını, kendi yakınlarının
veya arkadaş çevrelerinin üzerinde prova etmekte bile sakınca
görmez. Ve onlar yenilginin kokusunu aldığı an trenden inip sırra
kadem basarlar.
5- Belki
çok klişe bir tabir gibi gelecek ama AK Partililerin
davası Mücahit davasıdır. Çıkar gözetmeksizin
mücadele etmek isteyen tüm Mücahitlere kapılar ardına kadar
açıktır. Mazlumların sesine kulak vermek, yoksulun, garip gurebanın
yardımına koşmak onların en öncelikli görevidir. Erdoğan’ın
deyimiyle onlar millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya gelen
kişilerdir. Onların en öncelikli görevi Allah’ı memnun
etmektir.
AKP’lilerin davası
ise müteahhit davasıdır. Kapılar
mücahitlere kapalı, müteahhitlere açıktır. Sıradan seçmenler onlara
ulaşamaz. Mazlumlar onlara feryadını duyuramaz. Paçalarından kibir
akar.
Onlarda hoşgörü yoktur, horgörü vardır.
Seçimden sonra millete tepeden bakmaya, aşağılamaya
bayılırlar. “Biz Erdoğan’ı memnun edelim, gerisi önemli
değil” diye düşünürler.
6- AK
Partililer taraftır. Partiden ya da liderden yana taraftarlık
değildir bu. Devletten yana, milletten yana, bayraktan ve topraktan
yana taraftır. Bu değerler için ve bu değerleri savunan lideri için
bir saniye düşünmeden ölüme gider.
Tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi
düğüne koşarcasına ölüme koşarlar.
AKP’liler ise kabına göre şekil
alır. Kâh liderden yana, kâh partiden yana taraf olur. Ama parti ve
lider zor durumda kalınca üç
maymun oyununu çok güzel oynarlar. Devletten yana
tarafmış gibi görünür ama kahır zamanlarında ortalıkta görünmezler.
Milletten yana taraf görünürler ama millet ölüme yürürken onlar
kuytu köşelerde saklanırlar.
7- AK
Partililer kinle, nefretle ve intikam hissiyle hareket etmez.
Mesela; geçmişte, kendisine haksızlık yapanlar için dahi adalet
ister. Geçmişi unutmaz ama geçmişin hesaplaşması içinde de olmaz.
İçeride, yani hapiste bir masumun bulunmasındansa, dışarıda bin
suçlunun bulunmasını tercih eder.
AKP’liler ise bunun tam tersini
düşünür. İnsan harcamak, kul hakkına girmek onlar için eğlence gibi
bir şeydir. Rövanş almaya bayılırlar mesela. Dün kendilerine
yapılan haksızlığın aynısını yapmaktan büyük keyif alırlar.
Kendilerini uyarıp, “Düşmanınıza
benziyorsunuz” diyenleri de bir çırpıda hain ya da
dönek ilan ederler.
Ve son olarak…
AK Partililer
liderleriyle mezara kadar yürüme yemini
edenlerdir. “Dik dur eğilme, bu millet
seninle” sözünün hakkını sonuna kadar verirler. Bu
mücadeleyi verirken para, pul, zarar, ziyan umurlarında
olmaz.
AKP’liler ise mezara kadar yürüme
kadar sözü verir ancak pazara
kadar yürür. Zora, dara düştüğü an, küçük bir sıkıntı
yaşadığı an arkasını dönüp menfaat sağlayacak yeni bir adres
aramaya başlar.
Kısacası…
AK Partililer Recep Tayyip
Erdoğan gibi, AKP’liler Abdullah Gül gibi duruş
sergiler.
Ya da şöyle
söyleyeyim.
AK Partililer Süleyman Soylu
gibi, AKP’liler ise, “Ellerinden öperim, büyüksün
Reisim” diyerek ilkesizliğin resitalini sunan Milas
Belediye Başkanı Barış Saylak gibi davranır.
Bilmem anlatabildim mi Ahmet
Hakan?
"Binali Yıldırım sevimliliği" diye bir şey
var
İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkan adayı Sayın Binali Yıldırım’ın katıldığı bir program
izledim. Eski Ulaştırma Bakanı simit yiyişiyle, oturuşuyla,
konuşmasıyla çok ama çok sahici bir portre çizdi.
Hele hele, "Son
zamanlarda Kastamonu'ya gittiyseniz Ilgaz Dağı'na tırmanmanıza
gerek yok. Artık orada tünel var. Onu da
yaptık" derkenki o komik hâli var ya…
Yok böyle bir sevimlilik
dedirtti.
O videoyu bulup izlerseniz bana
hak vereceksiniz.
İzin verirseniz ben aradaki 7
farkı kendi adıma ve kendi çapım ölçüsünde anlatmak
istiyorum.
1- AK
Partililer bir ilahi davaya inanır ve malını mülkünü satarak bu
dava için mücadele eder. Onların davası makam davasıdır, mal, mülk,
şan, şöhret davasıdır.
AKP’liler ise bunun tam tersini
yapar. Mal için, mülk için, şan ve şöhret için bu davayı gözünü
kırpmadan satar. Bunlar her devrin adamıdır. Hangi parti iktidarda
ise oraya koşan, iktidara yakın olan her partinin merdivenlerini
üçer beşer atlayarak inip çıkan, kısacası her dönemin adamıdır
bunlar.
AK Partililer Erdoğan’ı göğsünde
yanıp tutuşan imanından, mazlumların sesi olmasından, zalimin
karşısında asla eğilip bükülmeyen iradesinden ve hainlerin üzerine
çullanmasından dolayı sever.