Sonar Araştırma Şirketi Başkanı Hakan Bayrakçı, 24 Haziran seçimleri öncesi yaptığı anketlerde Erdoğan'ın zaferini gördüğünü ancak CHP'den gördüğü baskı nedeniyle sonuçları açıklayamadığını söyledi.
Bugüne dek Sonar ve Hakan Bayrakçı ile ilgili sayısız yazı yazdım. Sonar'ın açıkladığı sonuçların bir palavradan ibaret olduğunu dile getirdim.
Hatırlatmakta yarar var.
Hakan Bayrakçı geçmiş dönemlerde CHP'den ayrılan Emine Ülker Tarhan'ın yüzde 7,5, MHP'nin yüzde 18, AK Parti'nin ise yüzde 38 alacağını söylediği bir televizyon ekranında kendisiyle iddiaya girdim.
"Eğer söylediğin oranlardan bir teki dahi tutarsa, ben gazetecilik mesleğini bırakacağım. Eğer söylediğin rakamlar tutmazsa sen anketçiliği bırakacak mısın?" diye sordum.
O dönemde gerek televizyonda gerekse sosyal medyada "Yanılırsam bu işi bırakacağım" dedi ama sözünün gereğini yerine getiremedi.
Son seçim öncesi Habertürk'te "Bu seçim ilk turda bitmeyecek, Cumhur İttifakı da çoğunluğu sağlayamayacak" dediğinde "Bu iş her anlamda ilk turda bitecek. Her türlü iddiaya varım" dedim.
O ise cevap vermek yerine "Tansiyonum yükseldi, kendimi iyi hissetmiyorum" diyerek yayını terk etti.
Kurban olduğum Allah işte!..
Bazen insanı kendi diliyle rezil rüsva ediyor.
Dün ekrana çıktı, kendi ağzıyla "Ben bugüne kadar anketlerimde manipülasyon yaptım, doğruları söylemedim" dedi.
"Erdoğan'ın ilk turda işi bitirdiğini gördüm ama CHP'nin kurduğu baskı nedeniyle bunu söyleyemedim, Erdoğan'ın oy oranlarını düşük gösterdim" dedi.
Birileri istiyor diye bile bile, milletin gözünün içine baka baka yalan söylemek. Birileri istiyor diye yalan yanlış verilerle insanları yanlış yönlendirmek.
CHP’yi yüzde 24, İyi Partiyi yüzde 18, Saadet'i 2 buçuk, HDP'yi 13, MHP'yi 4-5 bandında göstermek.
Ahlak bunun neresinde?
Hadi mesleki değerlerini ayaklar altına alıyorsun. Peki ahlaki değerlerine ne oldu be adam?
Ekrana çıkıp, "Eh ahali ben yalancının, palavracının tekiyim" derken hiç mi sıkılmadın!
Yok!
İzledim kendisini. Hem yalan konuştuğunu söylüyor hem de zerre-i miskal mahcubiyet göstermiyor. Kendisine birazcık saygısı olan biri bu sözlerden sonra dükkânı kapatır, utancından televizyonlara çıkmaz.
Ama Hakan Bayrakçı'nın bunu yapacağını hiç sanmıyorum.
Pek muhterem medyamız kendisini yine ekranlara çıkarır, yine onun yaptırdığı anketler üzerinden insanları aptal yerine koymaya devam eder.
Benim anlamadığım şey şu:
Bir gazeteci bilerek ve isteyerek yalan yazdığında bunun bir hukuki yaptırımı oluyor. Tekzip yazıları geliyor ve aylarca ceza mahkemelerinde süründürülüyor o gazeteci...
Tazminatı da cabası...
Ya da bir firma bilerek ve isteyerek ayıplı mal üretirse, bunun belli bir cezası oluyor. Veyahut borsayı maniple edenler bunun cezasını çok ağır bir şekilde ödüyor.
İyi de kardeşim, anket şirketlerinin yaptığı neden suç olmuyor? Aldıkları paralar karşılığında istedikleri yalanı söyleyip milleti maniple ediyorlar mı?
Ediyorlar!
Bunun neden bir yaptırımı, bir cezası, yok söyler misiniz?
Bakın, son seçimde Hakan Bayrakçı ve onun gibi palavracı anket şirketleri yüzünden ülke uçurumun eşiğinden döndü.
Milyonlarca CHP'li, "Nasıl olur ya? Anketlere göre Muharrem İnce kazanıyordu. Bu işin içinde bir iş var" diyerek sokağa çıkmaya, yeni bir ayaklanma başlatmaya niyetlendi.
Bu tehlikeyi gören Muharrem İnce, “Adam kazandı” mesajını atmamış olsa, belki de şu an bambaşka bir Türkiye’yi konuşuyor olacaktık.
Ülkeye bu kötülüğü yapmanın bedeli yok mu?
Hakan Bayrakçı yediği haltları kendi ağzıyla itiraf etti ama bu haltı yiyen başka araştırma şirketleri de var.
Her seçim öncesi kararsız oyları istedikleri partiye kanalize edebilmek için AK Parti’yi yüzde 38’lerden başlatan, “Bu kez bittiler” diyen sayısız anket şirketi var Türkiye’de…
Partileri veya adayları arayıp, “Senin oranları şu kadar bedel karşılığında yükseltebiliriz” diyen araştırma şirketleri var. Evde oturup, geçmişteki oranlar üzerinden bir sonuç çıkarıp, “Son anket” diye millete yutturanlar var.
Avrupa’da bu tür anket şirketlerine ekmek vermezler ama bizimkiler ekranlarda pişkin pişkin yorum yapmaya devam ediyor.
Bu konuda bir düzenleme yapılmadan, bu anket teröründen kurtulamayacağız anlaşılan…
Bugüne dek Sonar ve Hakan Bayrakçı ile ilgili sayısız yazı yazdım. Sonar'ın açıkladığı sonuçların bir palavradan ibaret olduğunu dile getirdim.
Hatırlatmakta yarar var.
Hakan Bayrakçı geçmiş dönemlerde CHP'den ayrılan Emine Ülker Tarhan'ın yüzde 7,5, MHP'nin yüzde 18, AK Parti'nin ise yüzde 38 alacağını söylediği bir televizyon ekranında kendisiyle iddiaya girdim.
"Eğer söylediğin oranlardan bir teki dahi tutarsa, ben gazetecilik mesleğini bırakacağım. Eğer söylediğin rakamlar tutmazsa sen anketçiliği bırakacak mısın?" diye sordum.
O dönemde gerek televizyonda gerekse sosyal medyada "Yanılırsam bu işi bırakacağım" dedi ama sözünün gereğini yerine getiremedi.
Son seçim öncesi Habertürk'te "Bu seçim ilk turda bitmeyecek, Cumhur İttifakı da çoğunluğu sağlayamayacak" dediğinde "Bu iş her anlamda ilk turda bitecek. Her türlü iddiaya varım" dedim.
O ise cevap vermek yerine "Tansiyonum yükseldi, kendimi iyi hissetmiyorum" diyerek yayını terk etti.
Kurban olduğum Allah işte!..
Bazen insanı kendi diliyle rezil rüsva ediyor.
Dün ekrana çıktı, kendi ağzıyla "Ben bugüne kadar anketlerimde manipülasyon yaptım, doğruları söylemedim" dedi.
"Erdoğan'ın ilk turda işi bitirdiğini gördüm ama CHP'nin kurduğu baskı nedeniyle bunu söyleyemedim, Erdoğan'ın oy oranlarını düşük gösterdim" dedi.
Birileri istiyor diye bile bile, milletin gözünün içine baka baka yalan söylemek. Birileri istiyor diye yalan yanlış verilerle insanları yanlış yönlendirmek.
CHP’yi yüzde 24, İyi Partiyi yüzde 18, Saadet'i 2 buçuk, HDP'yi 13, MHP'yi 4-5 bandında göstermek.
Ahlak bunun neresinde?
Hadi mesleki değerlerini ayaklar altına alıyorsun. Peki ahlaki değerlerine ne oldu be adam?
Ekrana çıkıp, "Eh ahali ben yalancının, palavracının tekiyim" derken hiç mi sıkılmadın!
Yok!
İzledim kendisini. Hem yalan konuştuğunu söylüyor hem de zerre-i miskal mahcubiyet göstermiyor. Kendisine birazcık saygısı olan biri bu sözlerden sonra dükkânı kapatır, utancından televizyonlara çıkmaz.
Ama Hakan Bayrakçı'nın bunu yapacağını hiç sanmıyorum.
Pek muhterem medyamız kendisini yine ekranlara çıkarır, yine onun yaptırdığı anketler üzerinden insanları aptal yerine koymaya devam eder.
Benim anlamadığım şey şu:
Bir gazeteci bilerek ve isteyerek yalan yazdığında bunun bir hukuki yaptırımı oluyor. Tekzip yazıları geliyor ve aylarca ceza mahkemelerinde süründürülüyor o gazeteci...
Tazminatı da cabası...
Ya da bir firma bilerek ve isteyerek ayıplı mal üretirse, bunun belli bir cezası oluyor. Veyahut borsayı maniple edenler bunun cezasını çok ağır bir şekilde ödüyor.
İyi de kardeşim, anket şirketlerinin yaptığı neden suç olmuyor? Aldıkları paralar karşılığında istedikleri yalanı söyleyip milleti maniple ediyorlar mı?
Ediyorlar!
Bunun neden bir yaptırımı, bir cezası, yok söyler misiniz?
Bakın, son seçimde Hakan Bayrakçı ve onun gibi palavracı anket şirketleri yüzünden ülke uçurumun eşiğinden döndü.
Milyonlarca CHP'li, "Nasıl olur ya? Anketlere göre Muharrem İnce kazanıyordu. Bu işin içinde bir iş var" diyerek sokağa çıkmaya, yeni bir ayaklanma başlatmaya niyetlendi.
Bu tehlikeyi gören Muharrem İnce, “Adam kazandı” mesajını atmamış olsa, belki de şu an bambaşka bir Türkiye’yi konuşuyor olacaktık.
Ülkeye bu kötülüğü yapmanın bedeli yok mu?
Hakan Bayrakçı yediği haltları kendi ağzıyla itiraf etti ama bu haltı yiyen başka araştırma şirketleri de var.
Her seçim öncesi kararsız oyları istedikleri partiye kanalize edebilmek için AK Parti’yi yüzde 38’lerden başlatan, “Bu kez bittiler” diyen sayısız anket şirketi var Türkiye’de…
Partileri veya adayları arayıp, “Senin oranları şu kadar bedel karşılığında yükseltebiliriz” diyen araştırma şirketleri var. Evde oturup, geçmişteki oranlar üzerinden bir sonuç çıkarıp, “Son anket” diye millete yutturanlar var.
Avrupa’da bu tür anket şirketlerine ekmek vermezler ama bizimkiler ekranlarda pişkin pişkin yorum yapmaya devam ediyor.
Bu konuda bir düzenleme yapılmadan, bu anket teröründen kurtulamayacağız anlaşılan…