Babamın nasıl bir imam olduğunu gittiğim
konferanslarda sık sık anlatırım. Kars'ın
köylerinde kendisine "Deli
Hoca" derlerdi.
Deli demeleri boşuna değildi.
Çünkü sabah namazına gelmeyenleri öğlen
namazında minareden tek tek anons ederdi! Bu sebeple
babamın imamlık yaptığı köylerde sabah namazlarında cami tıklım
tıklım dolardı.
Allah korkusundan değil, babamın
korkusundan!
Bir cuma günü babam kürsüde Hazreti Ömer'in
hayatını anlatıyor. Hava sıcak olduğu için arkasındaki cam açık.
Bir rüzgâr vurdu, okuduğu kitabın sayfaları birbirine
girdi.
Yüzündeki paniği görüyorum.
Kitabın sayfalarını hızlı hızlı çevirmeye
başladı. Çevirirken bir yandan da zaman kazanmaya
çalışıyor. "Hazreti Ömer şey
yapıyordu" diyor, kitabın öteki başına kadar
çeviriyor. Bulamayınca bu sefer "Tam şey yapacaktı
ki" diyerek kitabın bu başına dönüyor.
Bir o yana, bir bu yana çevirip duruyor ama
sayfayı bulamıyor. Ama farkında olmadan "Şey yapmak
üzereydi, şey yapacaktı" diye konuşup
duruyor.
O
sırada namaza geç kalan bir Kürt delikanlı geldi yanıma
oturdu. Baktı ki babam sürekli "Hazreti Ömer şey
yapıyordu", "Şey yapmak üzereydi", "Tam şey yapıyordu
ki" diye konuşuyor. Şaşkınlık içinde hafiften
kulağıma eğildi, "Hazreti Ömer ne yapıyor Süleyman
abe?" diye sordu.
"Valla ne sen sor ne ben söyleyeyim.
İnşallah kaybettiği sayfayı bulur, yoksa Hazreti Ömer'in ne
yaptığını ben de çok merak
ediyorum!.." dedim.
Babam sayfayı bulamadı.
Bulamayınca çareyi, en ön safta oturan ve sabah
namazına gelmeyen birine çatmakta buldu ve yarım saati öyle
doldurdu...
Önceki gün kürsüde Kemal Kılıçdaroğlu'nu
dinlerken babamın bu meselesi aklıma geldi.
Gerçi babamın zekâsının zekâtını versek Kemal
Kılıçdaroğlu uzaya mekiksiz gider ama orası ayrı mesele
tabii...
Bak hem vallahi hem billahi...
Kılıçdaroğlu daha "Hiç kimse
Mustafa Kemal'in şu sözünü unutmasın" dediği an, yüz
hatlarını gördüğüm an, "Kendisi
unuttu" dedim.
"Hattı müdafaa yoktur. Hattı müdafaa
yokturrr" diye "rrr"leri ardı
ardına dizerek beni haklı çıkardı. O tarafa bu tarafa
bakıp sol kaşını kaldırıp önündeki kâğıdı aramaya
başladı.
Hadi babam, Hazreti Ömer'in hayatını anlatan bir
kitabın bir satırını unuttu.
Normaldir yani di mi?