26 yıllık gazetecilik hayatımda
onlarca seçim gördüm. Herkes gibi ben de seçim sandıklarından
çıkacak sonuçlarla ilgili tahminlerde bulundum.
Altını çizerek söylüyorum,
temennilerde değil, tahminlerde bulundum.
Övünmek gibi olmasın ama, 7
Haziran, 1 Kasım ve sonrasında yapılan seçimler de dâhil olmak
üzere, sandıktan çıkacak sonuçları araştırma şirketlerinden daha
isabetli bir oranla tutturmuşluğum var.
Hatta ciddi iddialara bile girdim
bazı araştırma şirketleriyle...
Onların tahmini doğru çıkarsa ben
gazeteciliği, benim dediğim doğru çıkarsa onlar anketçiliği
bırakacaktı sözüm ona...
24 Haziran seçimlerinde
ise daha iddialıydım. Biri araştırma şirketi sahibi olmak
üzere 3 kişiyle arabasına iddiaya girdim ve
kazandım.
Normalde şu anda üç arabam olması
gerekiyordu ama yok, çünkü kıvırdılar!
Neyse...
Bütün bunları övünmek,
"Bakın bakın, ben neler de biliyorum" diye
böbürlenmek için yazmadım.
Yazma nedenim şu:
Önümüzdeki yılın mart ayında
Mahalli İdareler Seçimi yapılacak. Muhalefet partileri her dönem
olduğu gibi bir kez daha "Bu seçimde iş tamam,
kazanıyoruz" diye rüzgâr yapmaya
başladı.
Kimi anket şirketleri
de "AK Parti tereyağı gibi, dondurma gibi eriyor. Bu
kez Millet İttifakı kazanacak" diyor. Bu yorum ve
temenniler genelde İstanbul ve Ankara üzerinden yapılıyor
tabii...
Ben ise her zaman olduğu gibi AK
Parti'nin Ankara ve İstanbul'da en rahat seçimlerinden birini
yaşayacağını iddia ediyorum.
Tekrar söylüyorum, bu bir temenni
değil, tahmin! Hangi verilere güvenerek bunu söylediğimi
anlatayım müsaade ederseniz...
AK Parti'nin bu seçimlerden
mağlup olarak çıkacağını söyleyenlerin tamamı, bugünün şartlarını
baz alarak yorum yapıyor.
Ortada herkesin canını yakan bir
ekonomik kriz var ve hepimiz biliriz ki insanlar kahır zamanlarında
iktidarı "günah keçisi" olarak görür, eleştirir ve oy vermeyeceğini
söyler.
Oysa seçimlere daha 3 buçuk ay
gibi uzun bir zaman var ve bu 3 buçuk aylık zaman zarfında devranın
nasıl değişeceğini, kaderin kime güleceğini kimse
bilemez.
Bu bir...
Yapılan bütün araştırma
sonuçları, henüz adaylar belirlenmemişken yapıldı ve yorumların
tamamı bu anketler üzerinden yapılıyor. Oysa ortaya çıkan tablo
gösteriyor ki AK Parti'nin aday gösterdiği isimler seçmen
kitlesinde olumlu karşılık buldu.
Henüz bu adaylar sokağa inmedi.
Vatandaşa dokunma, onların taleplerini dinleme ve onları ikna etme
turları başlamadı. Seçim kampanyası resmen başladıktan sonra
rüzgârın tersine estiğini hep beraber göreceğiz.
Bu iki...
İstanbul ve Ankara üzerinden
gidecek olursak, Binali Yıldırım ve Mehmet Özhaseki gibi dev
isimler henüz seçmenin arasına karışmadı. Kaldı ki her iki
şehirde Millet İttifakını oluşturan partilerin toplam oyları Cumhur
İttifakı'nın oylarını hiç ama hiç geçmedi.
Binali Yıldırım ve Mehmet
Özhaseki isimleri ortada yokken bile geçmedi. Bugün
itibarıyla CHP, İYİ Parti ve HDP'nin oyları en iyi
ihtimalle yüzde 48-49 civarına
kadar yükselebiliyor.
O da en iyi
ihtimalle...
Şahsi kanaatim, Binali
Yıldırım ve Mehmet Özhaseki girdikleri seçim yarışından yüzde
50'nin 3 ya da 4 puan üzerini görecekleri
yönünde...
Hele hele, mesele Ankara ise
kimse Melih Gökçek'in oynayacağı rolü yabana atmasın derim. Netice
itibarıyla hâlâ yüzde 10 oranında şahsi bir oy oranına
sahip olduğunu hatırlatmak isterim.
Bu da üç...
Ve son olarak...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP
lideri Bahçeli henüz sahaya inmedi. Erdoğan sahaya indiği andan
itibaren, yaptığı konuşmalarla partisinin oyunu 3-4 puan yukarı
çekmiştir bugüne kadar.
Bunu kimse inkâr etmiyor,
edemiyor.
Onun sahaya inmesiyle ve ortaya
güçlü argümanlar koymasıyla beraber seçimin renginin nasıl
değiştiğini görüp yaşayacağız nasipse...
Hâsıl-ı kelâm...
AK Parti'nin oy oranının bu
seçimlerde düşeceği yönündeki tahminlere bir itirazım yok. Zaten 6
ila 8 arasındaki il ve pek çok ilçe ittifak anlaşması
gereği MHP’ye bırakılacağı için oylarda bir düşüş olması
normal...
Ancak AK Parti'nin bu seçimlerden
de galip çıkacağına, özellikle de İstanbul ve Ankara'yı rahat
kazanacağına dair iddiamda ısrarcıyım.
İddiaya giren varsa,
beklerim!