O sırada yanıma, bulunduğum
mekâna gelen CHP'li bir siyasetçi içeri girdi. Bahsettiğim kişi
öyle sıradan bir siyasetçi değil ha...
Partinin üst kademelerinde görev
yapmış birinden bahsediyorum.
Göz göze gelince merhabalaştık
hâliyle. "Bir çay ısmarlayayım" dedim,
kabul etti, oturdu. Oradan buradan konuşuyoruz ama ben bir yandan
da ekrandan açılış törenini izlemeye çalışıyorum.
Açılış töreninden bahsedince
önce "Haaa, tamam" dedi. Sonra birkaç
saniye bekleyip, imalı bir ses çıkararak güldü.
İnsan bir CHP'li ile oturunca ve
konu AK Parti'ye gelince o CHP'linin aşağı yukarı ne diyeceğini
tahmin eder ya hani. Ben de ne diyeceğini tahmin
ederek "Ne düşünüyorsunuz, güzel hizmet değil
mi?" diye kaşıyıcı bir soru sordum.
"Yaaaa, tabii tabii büyük
hizmet" diyerek alaycı bir üslupla konuşmaya başladı. Sonra
klasik CHP ezberciliğiyle, "Bakın gazetecisiniz ama
araştırmıyorsunuz, okumuyorsunuz, cahil kalıyorsunuz" demeye
başladı.
"Cahilliğimi bağışlayın ve lütfen beni aydınlatın" dedim nezaket içinde...
"Cahilliğimi bağışlayın ve lütfen beni aydınlatın" dedim nezaket içinde...