Süleyman Özışık Türkiye Gazetesi

FETÖ’nün son tuzağı...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dikkat çektiği mesele, son aylarda sıkça konuşuluyordu. Neredeyse dilden dile dolaşan bir kara kampanyaya dönüşmüştü. Televizyonlardaki tartışma programlarında, sosyal...

07 Mayıs 2018 | 39.226 okunma
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dikkat çektiği mesele, son aylarda sıkça konuşuluyordu. Neredeyse dilden dile dolaşan bir kara kampanyaya dönüşmüştü.
Televizyonlardaki tartışma programlarında, sosyal medyada, kişisel sohbetlerde ve dahi bana gelen mesajlarda bu kampanyaya özellikle vurgu yapılıyordu:
"Biz Reis'i seviyoruz ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde yine ona oy veririz. Ama milletvekilliği seçiminde oyumuzu başka bir partiye vereceğiz. Çünkü AK Partili milletvekilleri ve belediyelerden memnun değiliz." 
İki gündür takip ediyorum.
Görebildiğim kadarıyla bu kara propagandayı yürütenler gayet örgütlü ve hazırlıklı bir şekilde çalışmaya devam ediyor. Sizdenmiş gibi görünüp, tahrip gücü yüksek eleştiriler yapmaya başlıyorlar.
Amaçları, "Herkes böyle düşünüyor" dedirtmek ve kararsızları da kendi saflarına katmak. 
Beni tanıyan kardeşlerim, her bir şeyi FETÖ'ye bağlamak gibi basitliklere kaçmadığımı bilir. Lakin bu kez ısrarla ve iddiayla söylüyorum:
Bu kara kampanyayı başlatanlar ve yayanlar FETÖ terör örgütü mensubu kişiler.
Sosyal medyadaki sayfalarını dikkatle takip ederseniz, bu teröristlerin izlerine ve geçmişte yazdıkları bazı kripto mesajlara çok rahat ulaşabilirsiniz. 
Mesela içlerinden bazıları bundan önceki seçim dönemlerinde, "Saray'daki yalnız adam" diye mesajlar atmış, "Diktatör" söylemlerine yüksek tempoyla eşlik etmiş.
Ama bu taktik işe yaramayınca zamanla evrim yaşamış ve Erdoğan hayranı gibi görünüp AK Parti'yi eleştirmeye başlamış. 
Tek hedefleri var.
Daha önceki seçimlerde yazdıkları mesajları gerçeğe dönüştürmek, Erdoğan'ı "Saray'daki yalnız adam" konumuna düşürmek. Yani Cumhurbaşkanı seçtirdiği Erdoğan'ın elinden Meclis çoğunluğunu almak, yetkilerine pranga vurmak. 
Zaman zaman ben de bu sayfadan AK Parti'yi sıkça ve sertçe eleştiren yazılar yazdım. "İçimizde olup, yanımızda olmayan" milletvekillerini, bakanları, belediye başkanlarını ve il teşkilatlarını mümkün mertebe deşifre etmeye çalıştım.
Lakin geçen zaman içinde, sıkıntılı belediye başkanlarının neredeyse tamamı görevden alındı. Geride kalan diğer belediye başkanları da önümüzdeki seçimde aday gösterilmeyecek. 
Benzer şekilde il teşkilatlarındaki sıkıntılı isimler de görevden uzaklaştırıldı. Bunları bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı.
Geriye sıkıntılı milletvekilleri kaldı.
O meseleye de 24 Haziran tarihinden önce, milletvekili adayları kesinleştiğinde neşter atılacak. 
Demem o ki...
Seçmenin memnun olmadığı isimlerin neredeyse yüzde 90'ı değişti ya da değişecek. Buna rağmen bir kesim nasıl olur da "Oyum Reis'e ama AK Parti'ye oy vermeyeceğim" diyebiliyor?
İşte yukarıda dediğim gibi...
Maalesef, Fetullahçı Terör Örgütü'nün oluşturmaya çalıştığı algı operasyonları etkili oluyor. İçimizdekiler, AK Parti'ye tıpkı 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi bir ders vermeyi amaçlıyor.
Bu dersi vermeye çalışan kardeşlerime bütün samimiyetimle şunu hatırlatmak isterim.
Geride bıraktığımız son 20 yıl içinde çektiğimiz hatırı sayılır acılarımız var. Ancak bu yola çıkarken verdiğimiz sözlerimiz, ettiğimiz yeminlerimiz de var. 
İçinde bulunduğumuz zamanın hükmü bu topraklarda verilecek. Seçimler boş yere erkene alınmadı. Alınmadı çünkü bu ülkenin beka sorunu var. Hem sınır içinde hem sınırlar ötesinde kurulan yeni tuzaklar, yeni oyunlar var. 
Apaçık bir savaştayız.
Bayrağımıza, toprağımıza, inancımıza bir daha saldırmasınlar diye, yıllar sonra yakaladığımız bahtımızın ipini elimizden bir kez daha almasınlar diye savaşıyoruz.
Çıktığımız yolda geri dönmeyecek kadar ilerledik. Yolculuğumuz neredeyse bitmek üzere...
Bugüne kadar omuz omuza savaştığınız arkadaşlarınız savaştayken, geride durmak sizi utandırmayacaksa, varın bildiğinizi yapın. 
Varın AK Parti'ye oy vermeyin. 
Ancak şunu bilin ki AK Parti'nin olmadığı bir ortamda Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının zerre kadar anlamı yok. Çünkü böyle bir durumda Erdoğan "Saray'a hapsedilmiş biri" durumuna düşecek.
Önümüzde iki seçenek var.
Ya beraber çalışıp, birbirimize bel bağlayıp içimizde olan ama yanımızda olmayanları el birliğiyle temizleyeceğiz. 
Ya da Fetullahçı terör örgütünün başlattığı ve muhalif kesimlerin desteklediği bu fesat çukuruna düşüp hep birlikte boğulacağız.
Hangisi?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Allah'a ısmarladık... 12 Eylül 2019 | 25.475 Okunma Kim bunlar? 09 Eylül 2019 | 13.005 Okunma Yine yalan İmamoğlu, yine yalan! 07 Eylül 2019 | 8.850 Okunma Düşünce özürlülüğü!.. 05 Eylül 2019 | 7.939 Okunma İmamoğlu'na kim operasyon çekiyor? 03 Eylül 2019 | 15.959 Okunma