Bugün 16 Temmuz.
40 yıl boyunca bize nasıl ihanet edeceğini hesaplayan, sadece ama sadece ihanet etmek için yanımızda dostmuş gibi duran dünyanın en aşağılık örgütünün bizi en savunmasız anımızda vurduğu gün.
Bugün, dünya üzerindeki tüm Müslümanların kahraman kardeşi Ömer Halisdemir'in vatan için canını feda ettiği gün...
Bugün, Erol Olçok'un yanına oğlu Abdullah Tayyip'i de alarak Hazreti Peygamber'e komşu olmaya gittiği gün...
Bugün, Profesör Doktor İlhan Varank'ın Saraçhane'de darbecilere direnirken kırılıp yere düştüğü gün...
Bugün on binlerce vatan evladının tankların karşısına yalın ayak ve çıplak elle çıktığı, vatanını canından aziz bilenlerin bir an tereddüt etmeden ölümün üzerine yürüdüğü gün...
Bugün, İstanbul ve Ankara'nın caddelerinde şehit kanlarının kırmızı nehir gibi aktığı gün… Bugün 250 feryat evinden ağıtların, çığlıkların ve aynı zamanda tekbirlerin Arş'a yükseldiği gün.
Bugün, ülkemizi parçalamak isteyenlere bir kez daha millet olarak karşı durduğumuz, "Bu ülke bizim. Kan hakkıyla, can hakkıyla bizim" dediğimiz gün...
40 yıl boyunca bize nasıl ihanet edeceğini hesaplayan, sadece ama sadece ihanet etmek için yanımızda dostmuş gibi duran dünyanın en aşağılık örgütünün bizi en savunmasız anımızda vurduğu gün.
Bugün, dünya üzerindeki tüm Müslümanların kahraman kardeşi Ömer Halisdemir'in vatan için canını feda ettiği gün...
Bugün, Erol Olçok'un yanına oğlu Abdullah Tayyip'i de alarak Hazreti Peygamber'e komşu olmaya gittiği gün...
Bugün, Profesör Doktor İlhan Varank'ın Saraçhane'de darbecilere direnirken kırılıp yere düştüğü gün...
Bugün on binlerce vatan evladının tankların karşısına yalın ayak ve çıplak elle çıktığı, vatanını canından aziz bilenlerin bir an tereddüt etmeden ölümün üzerine yürüdüğü gün...
Bugün, İstanbul ve Ankara'nın caddelerinde şehit kanlarının kırmızı nehir gibi aktığı gün… Bugün 250 feryat evinden ağıtların, çığlıkların ve aynı zamanda tekbirlerin Arş'a yükseldiği gün.
Bugün, ülkemizi parçalamak isteyenlere bir kez daha millet olarak karşı durduğumuz, "Bu ülke bizim. Kan hakkıyla, can hakkıyla bizim" dediğimiz gün...
Bugün halkını, küffarın emir
komutası altına sokmak için mücadele eden hainlerin üzerine gazap
olarak yağdığımız gün.
Bugün, ülkemizin üzerine kuvvetli
topuklarla basmaya, halkı ayakları altında ezmeye çalışan hainlerin
planlarını kafalarına geçirdiğimiz gün.
Bugün, bizimle karşı karşıya
gelmeyi göze alan, ama karşımıza çıkmaya cüretleri olmayan
korkaklara tarihler boyu anlatılacak ders verdiğimiz
gün...
Bugün diyorum.
Çünkü her bir anısı tüyleri diken diken eden 15 Temmuz'u sanki iki yıl önce değil de bugün yaşanmış gibi taze tutmalıyız.
Bir an...
Sadece bir an gaflete düştüğümüzde, bir an "Tehlike geçti" dediğimizde başımıza yine aynı şeylerin geleceğini bilmeli ve ona göre uyanık kalmalıyız.
Darbeler sadece tankla, tüfekle, uçakla, askerle olmuyor.
Bunu yaşadık ve gördük.
24 Haziran seçimlerinde gördük. "Erdoğan'ı yargılayacağız" diyenlerin söylemlerinde gördük.
Darbecilere ana kuzuları, darbeye karşı duranlara "Katiller" diyen içimizdeki sözüm ona muhaliflerin söylemlerinde gördük.
Amacı, hedefi ve hayali Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölmek olan PKK sözcüsü Selahattin Demirtaş'ı Cumhurbaşkanı yardımcısı yapmak için çalışanların gayretlerinde gördük. HDP'li milletvekillerini bakanlar kuruluna sokma çabalarında gördük.
Büyük projeleri durduracaklarını, MİT'in kapısına kilit vuracaklarını, hapishanelerdeki teröristleri salıvereceklerini söyleyen liderlerin vaatlerinde gördük.
Yeni 15 Temmuz'u başarmalarına, 15 Temmuz'da alamadıkları Erdoğan'ı almalarına, ülkeyi bu kez tankla, uçakla, silahla değil, seçimle teslim almalarına sadece üç puan kalmıştı. Bugün, 15 Temmuz benzeri yeni bir acı yaşamamızın nedeni o 3 puandır.
Endülüs'ü yüz yıllar boyu Müslümanlara yurt yapan Tarık bin Ziyad'ın dediği gibi:
"Arkamızda düşman gibi bir deniz, karşımızda deniz gibi bir düşman var. Artık bütün gemileri yaktık ve geriye dönemeyiz!.."
Zafer, bazen ordulardan çok daha fazlasını gerektiriyor.
İnanç gibi...
İman gibi...
Bugün diyorum.
Çünkü her bir anısı tüyleri diken diken eden 15 Temmuz'u sanki iki yıl önce değil de bugün yaşanmış gibi taze tutmalıyız.
Bir an...
Sadece bir an gaflete düştüğümüzde, bir an "Tehlike geçti" dediğimizde başımıza yine aynı şeylerin geleceğini bilmeli ve ona göre uyanık kalmalıyız.
Darbeler sadece tankla, tüfekle, uçakla, askerle olmuyor.
Bunu yaşadık ve gördük.
24 Haziran seçimlerinde gördük. "Erdoğan'ı yargılayacağız" diyenlerin söylemlerinde gördük.
Darbecilere ana kuzuları, darbeye karşı duranlara "Katiller" diyen içimizdeki sözüm ona muhaliflerin söylemlerinde gördük.
Amacı, hedefi ve hayali Türkiye Cumhuriyeti Devletini bölmek olan PKK sözcüsü Selahattin Demirtaş'ı Cumhurbaşkanı yardımcısı yapmak için çalışanların gayretlerinde gördük. HDP'li milletvekillerini bakanlar kuruluna sokma çabalarında gördük.
Büyük projeleri durduracaklarını, MİT'in kapısına kilit vuracaklarını, hapishanelerdeki teröristleri salıvereceklerini söyleyen liderlerin vaatlerinde gördük.
Yeni 15 Temmuz'u başarmalarına, 15 Temmuz'da alamadıkları Erdoğan'ı almalarına, ülkeyi bu kez tankla, uçakla, silahla değil, seçimle teslim almalarına sadece üç puan kalmıştı. Bugün, 15 Temmuz benzeri yeni bir acı yaşamamızın nedeni o 3 puandır.
Endülüs'ü yüz yıllar boyu Müslümanlara yurt yapan Tarık bin Ziyad'ın dediği gibi:
"Arkamızda düşman gibi bir deniz, karşımızda deniz gibi bir düşman var. Artık bütün gemileri yaktık ve geriye dönemeyiz!.."
Zafer, bazen ordulardan çok daha fazlasını gerektiriyor.
İnanç gibi...
İman gibi...
O gece bize zaferi getiren şey
inançtı, göğüs kafesimizde barındırdığımız imandı.
“Yine gelirler mi?”, “Yeniden denerler mi?” şeklindeki söylemler sizi umutsuzluğa sevk etmesin.
Gelmeleri, görev olarak gördüğümüz bir şeyi yapmamızı kolaylaştıracak.
O görev, 250 şehidin intikamı olacak!
Bunun için daima uyanık olmalı ve gazabımızı diri tutmalıyız.
“Yine gelirler mi?”, “Yeniden denerler mi?” şeklindeki söylemler sizi umutsuzluğa sevk etmesin.
Gelmeleri, görev olarak gördüğümüz bir şeyi yapmamızı kolaylaştıracak.
O görev, 250 şehidin intikamı olacak!
Bunun için daima uyanık olmalı ve gazabımızı diri tutmalıyız.