Hayatımızı avuçlarının içine alıp, suyu çıkıncaya kadar sıkan
zalimlerle çarpışa çarpışa geldik bugünlere…
Allah, o kahır günlerini bu ülkeye bir daha göstermesin.
“Bin yıl sürecek” dedikleri bir 28 Şubat yaşadık.
Şimdilerde, “Hırsızlık var, yolsuzluk var”
diyenler binlerce insanın hayatını gündüz gözüyle çalıp götürdü. O
devrin öğrencileri sırf başları örtülü diye okullara alınmadı.
“Eğitim hayatımızı elimizden almayın” diyenler
okul önlerinde başörtülerinden tutulup yerlerde sürüklendi.
Vatani görevini yaparken şehit düşen oğlunun şehadet beratını almak
için geldiği askeriye kapısında, vebalı muamelesi görerek kovulan
anneler tanıdım. İki dağ arasında terör örgütüyle çatışırken,
eşinin başı kapalı olduğu gerekçesiyle TSK’dan ihraç edilen
kahramanlar tanıdım.
Merhum babamı yolda durdurup, “Amca bu kadar uzun sakal
bitlenir” diye aşağılayan polisler tanıdım. Annemi, acı
içinde inleyerek geldiği Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde çarşaflı
olduğu gerekçesiyle geri gönderen hastane personelleri tanıdım.
Onun için nefret ederim Haydarpaşa Numune Hastanesi isminden…
Sadece 28 Şubat değildi sıkıntımız.
...