Merhum Turgut Özal'ın Başbakan
olduğu yılları hatırlıyorum. Türkiye'ye inanılmaz bir değişim
getirmişti yaptıklarıyla...
Yaptıklarını saymakla
bitiremem...
Anavatan Partisi'nin
logosundaki arı misali durmadan çalışıp didiniyordu ülkesi
için. İmkânsız denilen her şeyi kısa ve orta vadede mümkün
hâle getiriyordu.
Ancak ağzıyla kuş tutsa dahi,
belli bir kesime kendini sevdiremiyordu. O günün medyası ve
muhalefeti kendisini yerden yere vuruyor, attığı her adımı
eleştiriyordu.
"Diktatör" diyen de
vardı, "Hırsız" diyen de...
Aylar, yıllar boyu yapılan algı
operasyonları sonunda başarılı oldu. "Bakın bu adam
giderse Türkiye çok iyi noktaya gelecek" diye
zihinleri bulandırılan seçmen kitlesi desteğini çekince Özal,
Anavatan Partisi'ni bırakıp Çankaya'ya çıktı.
Onun koltuğuna Mesut Yılmaz
oturdu.
Zaten oturur oturmaz kaos
başladı. Sanki birileri o günü beklemiş gibi ülkenin üzerine
bir kara bulut gibi çökmeye başladı. Fahiş zamlar, işçi
ve emekli kesimini bitirecek eylemler falan derken, bu kez
Mesut Yılmaz o acımasız mengeneye alındı.
"Bu adam giderse
Türkiye inanılmaz rahatlayacak" algısı bir kez daha
devreye girdi ve Yılmaz gitti, yerine Demirel geldi. Üç anahtar
vaatleri boş çıktı, "ekonomimiz uçacak" balonları kısa sürede
patladı.
Türkiye bırakın
rahatlamayı, günden güne daha kötü duruma sürüklendi bu süreçte.
Tam da bu dönemde Kürt sorununu çözmek için harekete geçen Özal
zehirlenerek ortadan kaldırıldı ve ondan boşalan koltuğa
Demirel oturdu.
Boşalan Başbakanlık koltuğuna
da birinin oturması gerekiyordu. "Bu kadın gelirse
Türkiye şaha kalkacak" algısı başladı bu kez
ve Türkiye'nin ilk kadın Başbakan'ı Tansu Çiller, Demirel'den
boşalan koltuğa oturdu.
Allah o günleri bir daha
göstermesin!
Ekonomi dibe vurdu, ardı ardına
iki kez devalüasyon ilan edildi. İntihar ve cinayetlerde rekor
üstüne rekor kırıldı. Ülke genelinde terörle mücadele adına
binlerce masum insan katledildi. Ünlülerin cesetleri, Ankara
İstanbul yolunun kenarında bulundu.
Sonrası
koalisyonlar...
Anavatan-Doğruyol koalisyonu,
hemen akabinde ise Doğruyol SHP koalisyonu denendi ama her
seferinde biraz daha dibe sürüklendik.
Sonra ortaya Refah Partisi
çıktı.
Merhum Necmettin Erbakan,
Başbakanlık koltuğuna oturduğu hafta memura ve işçiye akla hayale
gelmeyecek oranda zamlar yaptı. "Bu ülkenin yer altı
kaynakları var ve biz bunlardan
yararlanacağız" dedi.
Ancak Turgut Özal'ı sevmeyenler
onu da bir türlü sevemedi. "Şeriat
geliyor" yalanları, "Laiklik elden
gidiyor" palavralarıyla bezenmiş algı operasyonları
hemen devreye sokuldu.