ABD'nin Türkiye'ye karşı aldığı
sözde yaptırım kararı Meclis çatısı altındaki 4 partinin
ortak deklarasyonu ile protesto edildi. İç siyasette kardeş kavgası
versek de dış müdahalelere karşı birlik ve beraberlik mesajı
vermemiz çok önemli...
Sonda söyleyeceğimi başta
söyleyeyim.
Amerika'nın aldığı yaptırım
kararı bir komediden ibaret. Süleyman Soylu ile Abdülhamit
Gül'ün mal varlıklarına el koymuşlarmış da onların ülkeye girişini
yasaklamışlar da...
Falan da filan...
Karar sonrası İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu, "Orada tek malımız var, onu da ölü ya
da diri alacağız" diyerek Fetullah Gülen'i işaret
etti.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül
ise, "Amerika'da dikili bir ağacım yok. Nasip olursa
bir gün Gaziantep'te küçük bir zeytinlik
alabilirim" açıklaması yaptı.
Bu açıklamalar, her iki bakanın
da alınan yaptırım kararını 'ti'ye aldıklarını
gösteriyor.
'Ti'ye alıyorlar
çünkü gerçekten gülünç bir karar!
Amerika bu gülünç yaptırım
kararının arkasında duramaz, bu kararı uzun süre
uygulayamaz.
Tıpkı; Afrin'de, Menbiç'te geri
adım attıkları gibi, tıpkı vizeleri dondurma kararında geri adım
attıkları gibi bu karardan da geri adım attıklarını yakın zamanda
hep birlikte göreceğiz.
Kaldı ki bu ülke, bu millet,
yaptırımlara boyun eğmediğini ve asla eğmeyeceğini yıllar
önce destansı bir şekilde göstermişti. Eğer yaptırımlara boyun
eğmiş olsaydık, bugün Kıbrıs Rumların olacaktı!
Türkiye bu tür ufak tefek
şeylerin üstesinden gelecek kadar büyüdü.
Evet, kabul
ediyorum.
Türkiye kırılgan bir ekonomiye
sahip olduğu için dövizde dalgalanmalar olacak. Küçük ve orta
ölçekte maddi sıkıntılar yaşanacak. Ancak ekonomik gelişmeler
bu tür durumlarda göz ardı edilir, edilmelidir.
Birileri bu vatan için canını,
cananını kaybederken iş dünyasının "Ama biz de çok
para kaybediyoruz" diyebileceğine ihtimal vermiyorum.
Bunu yapsa yapsa, içimizde olup yanımızda olmayan alçaklar
yapar!
Ki yapmaya
başladılar...
Amerika'nın aldığı
kararı duyan bazı kesimlerin bir göbek atmadığı kaldı. Öyle
bir alçaklık, öyle bir kansızlık ki hani ABD Türkiye'yi vursa bu
tür mahluklar sevincinden sabahı edemeyecek.
O derece!
Önceki gün sosyal medyayı
dolaşırken onlardan birinin twitine rastladım. Amerika'nın aldığı
yaptırım kararına öyle sevinmiş, öyle sevinmiş
ki "Gol" diye bağırmış mahlukun
biri...
Onu tanırsınız!
Daha
önce, "Devletiniz mafyadır, devletiniz seri katildir,
devletiniz teröristtir" diye aşağılıkça mesajlar
paylaşan HDP'nin milletvekili Ahmet Şık!
Önemsediğimden değil lakin, sinek
mide bulandırıyor işte!
Çünkü Ahmet Şık gibiler bir
bataklıkta duruyor ve o bataklıkta Ahmet Şık gibi binlerce, on
binlerce sinek barınıyor.
Bunlar, Atatürkçü görünümlü
Atatürk düşmanları, Türk görünümlü Türkiye düşmanları. Tasmalarını
ellerinde tutanlar nereye çekiyorsa oraya gidiyorlar.
Bu ülkede doğup, bu ülkenin
ekmeğini yiyorlar. Bu ülkenin insanı sayesinde seçilip Meclis'e
giriyorlar. Meclis'in verdiği itibarı ve maaşı tepe tepe
kullanıyorlar. Ancak ilk fırsatta dönüp kendilerine bu
imkânları verenlere saldırıyorlar.
Bazen bunlara
bakınca, "İçimizde bu kadar hain varken, Amerika 'din
kardeşi' sayılır be kardeşim" diyesim
geliyor.
Erdoğan düşmanlığı bunlarda
omurga, ilke bırakmadı.
Diz kapakları, önlerinde diz
çökecekleri birilerini görünce hemen karıncalanmaya
başlıyor.
Beyaz Saray Sözcüsü Sarah
Sanders “Türk İçişleri ve Adalet Bakanı'na yaptırım
uygulanacak” diyor.
Neden İçişleri ve Adalet
Bakanlığı?
Çünkü Süleyman Soylu ve
Abdülhamit Gül'ün başında olduğu bu iki bakanlık, FETÖ, PKK,
DHKP-C, MLKP gibi pek çok terör örgütünü çökertti de
ondan...
Ama gelin görün ki Ahmet Şık ve
onun gibiler bu işlere imza atan bakanlarla ilgili verilmiş bu
karara seviniyor, sevinebiliyor.
Yahu bir kere ya, sadece bir
kere...
Bir kerecik olsun devletinizin
yanında yer alın. Onun bunun ayak suyunu içmektense, bir
kerecik olsun namertlik yapmayın da devletinizin yanında yer alın
be!
Bir kerecik olsun başkasına
köpeklik yapmayın!
Ahmet Şık ve onun gibi
düşünenlere sesleniyorum: Artık bu ülkeye ucundan kenarından
dokunan yanar!..
Yanacak!
Siz fırsatını bulduğunuzda
kapitalistlerin, emperyalistlerin aldığı
kararlara "gol" diye sevinebilirsiniz.
Ama yarın bir gün devlet size
röveşata ile golü çakarsa, "Ama bu ülkede özgürlük
yok" diye bağırmayın!
Tamam mı?