Oyuncu Deniz Çakır şu aralar,
yaptığı iki aykırı hareketle gündemimize girdi. Önce, öğrencisi
tarafından öldürülen akademisyen Ceren Damar ile ilgili sosyal
medya hesabında bir mesaj paylaştı:
"Oluk oluk kan akıtacağız
diyenlerin alkışlandığı, politikalarınızla her şeyin yasaklandığı
televizyonlarda silahın özendirildiği dizilerinizle gurur
duyun!” dedi.
Sonra bir rezilliğe imza attı,
alkol aldıktan sonra gittiği bir mekânda başörtülü insanlara
saldırıp, “Yallah
Arabistan’a” dedi.
Aklı başında hiçbir insanın
yapacağı iş değil aslında bu yapılanlar. Ama dikkatinizi çektiyse,
konuyla ilgili tüm haberlerde Deniz Çakır’ın bu eylemlere imza
atarken alkollü olduğuna vurgu yapılıyor.
Zaten bu cenahın sorunu da burada
başlıyor.
İki kadeh içtikten sonra
kendilerini hayali bir kediyle ülke meselelerini tartışırken
görebilir, hatta ülkenin tek ve gerçek sahipleri olduklarını iddia
edenlerine bile rastlayabilirsiniz.
Her seçim döneminde bu tür
olayların yaşanması bir tesadüf olabilir mi? Yani Mine Kırıkkanat,
Metin Akpınar, Müjdat Gezen ve Deniz Çakır gibi isimlerin tam da
seçimler öncesi doğal düzeni kaosa dönüştürmek istercesine yaptığı
bu konuşmalar size de anormal gelmiyor mu?
Sanki bu ülkenin güzelliklerini
yok etmeyi kendilerine görev edinmiş gibiler.
Yani Deniz Çakır’a
bakıyorsunuz.
Mafya dizilerinde oynayan
kendisi. Silahı elinden düşürmeyen, hatta racon kesen kendisi. Ama
uygunsuz hareketleri nedeniyle diziden kovulunca bütün bunların
suçlusu bizmişiz gibi, bu ülkeyi yönetenlermiş gibi suçlama
yönelten yine kendisi…
Hatta bir adım öteye
gidelim.
Rol aldığı dizilerde evliyken
eşini aldatan kendisi. Yetinmeyip eşini aldattığı adamı bir başka
adamla aldatan kendisi. Yuva yıkan, taş üstünde taş bırakmayan da
kendisi. Ama en sonunda dönüp bize ahlak satan da
kendisi!
Şu yaşananlara sıradan bir
gelişme olarak bakmayın çünkü bu yapılanlar pek hayra alamet
değil.
Hangi aklı başında yazar ekrana
çıkıp, “Yarın sizi savunan iktidar düştüğünde biz sizi
yine mağdur edeceğiz” diyerek intikam narası
atar.
Hangi aklı başında televizyoncu
haberleri sunarken laf arasında insanları sokak eylemleri yapmaya
davet eder?
Hangi aklı başında sanatçı
Erdoğan’ı kastederek, “Ya ayaklarından asılır ya da
mahzenlerde zehirlenir. Olmadı bir darbeye kurban
gider” diyerek tehdit eder.
Ve hangi aklı başında sanatçı
gittiği bir alışveriş merkezinde başörtülü insanları cep
telefonuyla takip eder, “Bu ülkede yeriniz yok,
Arabistan’a gidin” diye ötekileştirir?
Bırakın yazarını, gazetecisini,
sanatçısını…
Aklı başında hiçbir insan bu tür
bir eylemler içinde olmaz, olmamalı. Ama baksanıza, bunlar âdeta
kudurmuşçasına saldırıyor.
Âdeta yaklaşan seçimler öncesi
açacak bir gedik arıyor hepsi. Erdoğan ve ona destek verenlerle
ilgili kurdukları her cümle tehditle başlıyor, küfür ve hakaretle
bitiyor.
Bir iç savaş hayalleri var ve
yaptıkları manyakça hareketlerle bizi hızla o noktaya götürmeye
çalışıyorlar.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum
ama yılbaşından bu yana Suriyeliler üzerinden korkunç bir algı
operasyonu yürütüyorlar.
Neredeyse her
gün “Suriyeliler boğazını kesti”, “Suriyelilerin
tecavüzüne uğradı”, “Suriyeliler hastanelerde ücretsiz tedavi
oluyor”, “Her bir Suriyeliye 200 dolar yardım
yapılıyor” tarzı yalan haberlerle karşımıza
çıkıyorlar.
Yaptıkları her haber anında
yalanlanıyor ama yılmadan, usanmadan yeni yalan haberler
üretiyorlar.
Kürt Türk çatışması hayalleri
suya düştü. Alevi Sünni kavgası çıkarmak için verdikleri çaba
karşılık bulmadı. Şimdi daha hassas noktalara atış
yapıyorlar.
Bir yandan ülkenin seçilmiş
Cumhurbaşkanına saldırıyor, diğer yandan toplumun en hassas noktası
olan inançlara ve değerlere hakaret ediyorlar. Bir diğer yandan ise
Suriyeliler meselesini iç savaş malzemesi hâline getirmek için
çabalıyorlar.
Amaçları bu ülke insanına yeniden
6-7 Eylül olaylarında olduğu gibi kanlı bir manzara
iletmek.
O günü hatırlayın!
1955
yılında, “Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve bombalı
saldırı yapıldı” şeklindeki yalan haberle birlikte
Beyoğlu’nda binlerce Ermeni’nin evi basılmış ve onlarca Ermeni
katledilmişti.
Bugün aynı şeyin Suriyelilere
yapılması için olağanüstü bir çaba var. Eğer bunu başarabilirlerse,
ülke çapında istedikleri kaos ortamı oluşacak.
Bu sayede bir yandan HDP yanlısı
Kürtleri, diğer yandan Alevileri ve en önemlisi, inançlarına,
değerlerine ve liderlerine saldırdıkları AK Partilileri sokağa
dökebilirlerse…
İşte o zaman istedikleri kıyamet
çatlağını oluşturacaklar.
81 milyonu oluşturan her bir
ferdin çok ama çok dikkat etmesi gereken bir sürece
girdik.
Onların açmaya çalıştığı bu
kapıdan geçmememiz lazım!