AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Mehmet Özhaseki'nin FETÖ ile ilgili yorumu ilk bakışta kulakları
tırmalasa da aslında bugüne kadar yapılmış en doğru
yorumdur.
Ne diyor Sayın
Özhaseki?
"Hiç kimse kendini geriye
çekip de ‘Bizim bunlarla merhabamız yoktu’ demesin. Ancak ne zaman
ki yaptıkları ihanet açığa çıktı, o günden sonra bunlarla temasta
olmak en büyük suç oldu. Eğer o tarihe kadar bunlarla
temasta olanlara ceza verilecekse Türkiye etrafını tel örgü ile
çevireceksiniz 81 milyonu hapishaneye
atacaksınız" diyor.
Nesi yanlış, neresi yanlış bu
sözlerin?
Türkiye'de son 40 yılda iktidara
gelen hangi siyasi parti bu yapıyla iş birliği yapmadı? Turgut
Özal, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Bülent
Ecevit...
Siyasi partilerde milletvekilliği
ve bakanlık yapan kerli ferli isimlerin hangisi bu yapıya
bulaşmadı.
Ya da hangi sivil toplum
kuruluşu, hangi dernek, hangi vakıf veya hangi
sendika bunlarla aynı yolu yürümedi?
"Bunlardan hep uzak
durdu" diyebileceğiniz kaç tane iş adamı var? Aydın
Doğan'dan, Koç'a varıncaya kadar bunlarla ilişki kurmayan tek bir
isim kaldı mı?
Peki medya dünyası?
Hürriyet'inden Sözcü'süne,
Cumhuriyet’inden diğer ıvır zıvırına kadar aklınıza gelen tüm
gazeteler bunlara methiyeler düzmedi mi? Bugün en büyük FETÖ
düşmanı gibi davranan sol cenahtan yazarların hangisi bunlarla
dünya turuna çıkmadı? Hangisi Pensilvanya'ya gidip el etek
öpmedi?
Bunların içine vatandaşları da
kattığınızda FETÖ dediğimiz yapıya sempati duyanların oranı yüzde
85'lerde değil miydi?
Belli ki herkesin amacı, başta
Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm AK Partilileri FETÖ ile
ilişkiden dolayı yargılamak ve cezalandırmak...
Eyvallah!
Peki, kendisine kurulan
kaset kumpası sonrası dahi Fetullah Gülen'e sempatisini belli eden
ve "Pensilvanya'ya selam
gönderiyorum" diyen Deniz Baykal'ı nereye
koyacağız?
Peki bizzat FETÖ tarafından CHP
Genel Başkanlığı koltuğuna oturtulan, 17/25 Aralık sonrası dahi bu
yapıya sınırsız destek veren Kemal Kılıçdaroğlu'nu ne
yapacağız?
Öyle ya…
Bu beyefendi ihanet hareketinden
sonra bile FETÖ’cü isimleri miting meydanlarında övmedi mi? Ahmet
ve Mehmet Altan kardeşlere, Nazlı Ilıcık’a ve daha nicelerine
özgürlük istemedi mi? FETÖ’ye yakın isimleri kendine danışman
olarak atamadı mı?
MİT tırları ihanetine sonuna
kadar sahip çıkmadı mı? FETÖ’nün hazırladığı kumpas kasetlerini,
yasak olmasına rağmen Meclis’te izletip dinletmedi mi?
Söyleyin, ne yapalım
Kılıçdaroğlu’na?
Devam edelim…
Bu yapının bir ihanet hareketi
olduğunu öğrendikten sonra bile Zaman gazetesinin ve Samanyolu'nun
önünde nöbet tutan, FETÖ'cü teröristler adına Türk polisiyle, Türk
yargısıyla çatışan CHP'li isimleri ne yapalım
dersiniz?
FETÖ ile ilişkisi yargı
tarafından da belirlenmiş olan Enis Berberoğlu'nu bir kez daha
CHP'den aday gösteren, onun serbest bırakılması için Ankara'dan
İstanbul'a maraton düzenleyen, üstelik FETÖ’cü isimlerle beraber
yürüyen isimler hakkında nasıl bir yaptırım
uygulayalım?
Sadece CHP değil, mesela HDP’yi
konuşalım.
17/25 Aralık sonrası FETÖ ile
ilişki içinde olmayan kaç tane HDP’li sayabilirsiniz? FETÖ’nün
medya imamı Ekrem Dumanlı’yı arka kapılardan belediyeye sokan, onun
direktifleri üzerinden Türkiye’ye kumpas kurmaya çalışan HDP’li
belediye başkanları ile milletvekillerini de yargılayalım
mı?
Medya sektörüne gelecek
olursak…
Cumhuriyet gazetesini FETÖ'nün
yayın organı hâline getiren tüm çalışanlarını hapse tıkalım mı
mesela?
Sahi siz değil miydiniz FETÖ’nün
ihanet belgelerini Cumhuriyet’te çarşaf çarşaf yayınlayan Can
Dündar isimli ajan için adliye kapılarında nöbet
tutan?
Özetle…
Sayın Mehmet Özhaseki söyleminde
haksız değil. Bu ülkede FETÖ’ye ucundan kenarından bulaşmamış insan
ararsanız, bunların sayısı iki ya da üç milyonu
bulmaz.
Ama bu yapının ihanet hareketi
olduğu ortaya çıktıktan sonra destek verenlerin sayısını
hesaplarsak, on milyon rakamına rahatlıkla ulaşırız.
Bunların kimler olduğunu da
hepimiz az çok biliyoruz.