Ama sonu geldi dediğiniz adamın
son aylarda yaptıklarını gördükçe âdeta
çıldırıyorsunuz.
Kabul edin!
Amerika'da görülen Halkbank
davasında Hakan Atilla'ya 32 ay ceza verilince neler söylediniz,
neler.
"Amerika Türkiye'ye
yüklü bir fatura kesecek, bu faturanın bedeli ödenmediği takdirde
bankacılık sistemimiz felç edilecek ve ekonomik olarak dibe
vuracağız" diye nasıl da seviniyordunuz.
Ancak hayaliniz
gerçekleşmedi.
Hakan Atilla'nın 28 ay
yattıktan sonra Türkiye'ye bir kahraman gibi dönmesi ve Amerika'nın
hayal ettiğiniz faturayı kesmemesi sizi derin üzüntüye sevk
etti.
Çok geçmeden, başka bir hayale sarıldınız.
Çok geçmeden, başka bir hayale sarıldınız.
Ancak Trump dediğimiz adam bile bu süre içinde sizden şerefli çıktı. "Türkiye'ye yapılan haksızlıktır ve ben, bir yaptırım kararı almayı düşünmüyorum" dedi.
Buna rağmen, "Yok yok, siz bu açıklamalara inanmayın. Hele S-400'ler gelsin. Siz o zaman yaptırım nasıl olurmuş göreceksiniz" demeye devam ettiniz.
Erdoğan, "getiremez" dediğiniz
S-400'leri dünyanın görebileceği şekilde canlı yayında Türkiye'ye
getirdi. Hem de ilk partiyi, Amerika'nın ve NATO'nun FETÖ ile
birlikte darbe planı yaptığı Akıncılar Üssü'ne
indirdi.