Süleyman Özışık Türkiye Gazetesi

Şu üç sıkıntı da çözülürse…

Hep söylemişimdir, Cumhurbaşkanı Erdoğan halka rağmen siyaset yapan biri değil, aksine halkın sesine kulak veren ve onların isteği doğrultusunda menzile varmaya çalışan bir siyasetçidir.  Sadece son bir...

28 Aralık 2018 | 16.143 okunma
Hep söylemişimdir, Cumhurbaşkanı Erdoğan halka rağmen siyaset yapan biri değil, aksine halkın sesine kulak veren ve onların isteği doğrultusunda menzile varmaya çalışan bir siyasetçidir. 
Sadece son bir yıl içinde yaptıkları dahi bunun en büyük göstergesidir.
Halkın büyük kesimi milletvekillerinden memnun olmadığını söylüyordu. Erdoğan bu isteği duymazdan gelmedi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde partinin yarıya yakınını değiştirdi.
Halkın büyük bölümü partinin karar mekanizması olan kurmay isimlerden şikâyetçiydi, Erdoğan neredeyse tamamını değiştirdi. İl ve ilçe teşkilat başkanlarından yana ciddi bir sıkıntı vardı, onların da tamamına yakını değişti. 
Yerel seçimler öncesi halkın çok büyük bir kesimi belediyelerden yana dertliydi. Erdoğan'ın şu ana kadar açıkladığı rakamlara bakıldığında sorunlu olan il belediye başkanlarının çok büyük bölümü değişti. 
Yakın zamanda ilçeler de açıklanmaya başlandığında bu değişimin daha da artacağını göreceğiz.
Son aylarda baş gösteren ekonomik krizle beraber halkın yine ciddi bir kesimi hayat pahalılığından dolayı şikâyetlerini dile getiriyordu. 
Erdoğan bu şikâyetlere de kayıtsız kalmadı.
Elektrik ve doğalgazda yüzde 10 oranında bir indirime gidileceğini açıkladı. 
Ekonomik krizin en çok vurduğu üç kesimin, yani asgari ücretli, memur ve emeklinin şartlarında da iyileşmeye gidildi. Asgari ücret 2 bin 20 lira oldu. "Keşke asgari ücretliler vergiden muaf hâle getirilse" diyeceğim ama inşallah onun da olacağı zamanlar gelecek. 
Ortaya çıkan tabloya göre memur ve emeklilere normal zam oranının üstüne bir de enflasyon zammı yapılacak. 
Bütün bunlar yeterli mi?
Değil, asla değil. 
Ancak en azından "Memurun, emeklinin ve asgari ücretlinin elini birazcık da olsa rahatlatacak bir oran" diyebiliriz.
Bu arada akaryakıtta da peyderpey indirimler yapılıyor. Petrol fiyatlarının büyük oranda düştüğü bir ortamda yapılan 10 veya 20 kuruşluk indirimler pek yeterli değil gibi görünüyor. 
Akaryakıtla birlikte, markette veya pazarda da indirimlerin sağlanması gerekiyor. 
Hep söylediğim gibi, maliyenin bu anlamda alarmda olması şart. 
Dolar 7,15 seviyelerine çıktığında fahiş zam yapan, ama dolar 5,30 seviyelerine indikten sonra fiyat indirimi yapmayan fırsatçıların tepesine binmesi gerekiyor. 
Ve tabii yeni yıla giriyoruz.
"Enflasyonla toplu mücadele" adı altında yılbaşına kadar yüzde 10 indirim yaptığını söyleyen firmaların bu indirimleri sona erdireceğini hesaba katarsak, ortaya yeniden nahoş bir durum çıkabilir. Buna da bir çözüm bulunursa, ekonomi ufak da olsa düzelme emareleri göstermiş olacak. 
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaklaşan yerel seçimler öncesinde yapması gerekenler bununla sınırlı değil maalesef...
Daha önce yazdığım bir yazıda AK Parti’nin yaklaşan yerel seçimler öncesi 5 büyük sıkıntısının olduğunu dile getirmiştim.
Bu sorunları tekrar hatırlatmak gerekirse:
1- Emeklilikte Yaşa Takılanlar meselesi
2- Emniyet güçlerine verilecek 3600 ek gösterge
3- KHK ve FETÖ mağdurları
4- Azalması beklenirken artan hayat pahalılığı
5- Elektrikte kayıp kaçak bedeli
Artan hayat pahalılığı, memur ve emekliye yapılan zamlarla ve çarşı pazarda fiyatların biraz inmesiyle kısmen de olsa çözülmüş görünüyor. Elektrik ve doğalgazda yapılan indirimi de buna dâhil edebiliriz.
Ancak AK Parti iktidarının önünde hâlâ çözülmesi gereken üç büyük sorun var.
Bunlardan birinci Emeklilikte Yaşa Takılanlar meselesi...
Erdoğan'ın küstürülen bu kesimin gönlünü öyle ya da böyle yeniden kazanması gerekiyor. Emeklilikte Yaşa Takılanlar meselesini izzetinefis meselesi hâline getirenlerin büyük bölümünü dinleyen bir gazeteyim.
Gördüğüm kadarıyla bu kesim, ilgili yasanın Meclis'ten geçmemesinden ziyade, Erdoğan'ın kendileriyle ilgili kullandığı sözlerden dolayı incinmiş. Söylenen "Kriz fırsatçılarından sonra bir de bunlar türedi" cümlesi bu kesim arasında ciddi bir rahatsızlık oluşturmuş.
Erdoğan bu sözü EYT Derneği Başkanı Gönül Boran Özüpak için söyledi söylemesine ama sanki bu söz Emeklilikte Yaşa Takılan herkes için söylenmiş gibi bir algı var ve bu algıyı çürütmek gerekiyor. 
Cumhurbaşkanı'nın giderek daha da büyüyen bu sorunla ilgili yeni bir açıklama yapması, sorunu çözecekse nasıl çözeceğini, çözmeyecekse neden çözemeyeceğini bir kez daha anlatması gerekiyor. Çünkü bu sorunu yok saymak, bu kesimi yok saymak gibi anlaşılıyor. 
İkinci büyük sorun ise emniyet teşkilatının beklediği özlük hakları ve 3600 ek gösterge meselesinin henüz çözülmemiş olması...
Yeni 100 günlük eylem planı içinde bu sorunun çözüleceğine dair bir başlık görünmüyor. Hâliyle, ülkenin gerçekten beka sorunu yaşadığı bu dönemde canlarıyla kanlarıyla mücadele eden emniyet teşkilatı içinde ciddi bir kırgınlığa neden oluyor. 
Bu sorunun çözümüyle ilgili de en azından bir açıklama yapılması ya da bir tarih verilmesi gerekiyor.
Ve üçüncü sorun…
KHK mağdurlarının sıkıntılarının çözülmesi. Pek çok yazıda dile getirdim, tekrarda yarar var. İhraç edilen pek çok KHK mağduru, OHAL İşlemleri Komisyonu ve mahkemelerde aklanmasına rağmen görevine dönemiyor.
Dönemiyor çünkü bazı kurum ve kuruluşlar bu anlamda ipe un seriyor, yargı kararlarını yok sayıyor. Geldiğimiz noktada görünen o ki bu sorun bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesine bakıyor. Cumhurbaşkanı bir kararname ile bu mağdurların işlerine dönmesini sağlayabilirse, çok ciddi bir sorunu da çözmüş olacak.
Yazının girişinde "Cumhurbaşkanı Erdoğan halka rağmen siyaset yapan biri değil, aksine halkın sesine kulak veren ve onların isteği doğrultusunda menzile varmaya çalışan bir siyasetçidir" dedim ya hani...
Sadece bu değil...
Erdoğan ayrıca verdiği sözü ne yapıp edip yerine getiren bir siyasetçi olarak biliniyor. Onun içindir ki sözünün itibarı hâlâ çok yüksek. Onun içindir ki 25 milyon insan onun sözlerine inanıp arkasından ölüme yürüyebiliyor.
Şayet Cumhurbaşkanı yukarıda dile getirdiğim üç sorunla ilgili birkaç "söz" söylerse ve hele hele verdiği sözlerin önüne veya arkasına bir tarih koyarsa...
Misal...
"Bu sorunları er ya da geç çözeceğim. Şu tarihe kadar bize zaman tanıyın" derse, bu iki sorunu sorun olmaktan çıkarır. 
Yoksa bu üç sorun önümüzdeki yerel seçimlerde AK Parti'ye tepki olarak dönebilir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Allah'a ısmarladık... 12 Eylül 2019 | 25.475 Okunma Kim bunlar? 09 Eylül 2019 | 13.005 Okunma Yine yalan İmamoğlu, yine yalan! 07 Eylül 2019 | 8.850 Okunma Düşünce özürlülüğü!.. 05 Eylül 2019 | 7.939 Okunma İmamoğlu'na kim operasyon çekiyor? 03 Eylül 2019 | 15.959 Okunma