Uhud Savaşı denilince neredeyse
hepimizin aklına, savaşın kırılma noktası olan ve Müslümanlara
büyük acılar yaşatan “Okçular
Tepesi” hadisesi gelir.
Allah Resulü, cenk meydanının en
stratejik olan tepesine elli okçu yerleştirdi
ve “Sakın yerlerinizden
ayrılmayınız” diye tembihledi.
Ancak bu 50 kişilik
grup içinden 40 kişinin, “Bizim burada durmamızın
sebebi, düşman tehlikesini önlemek içindi. Şimdi düşman gittiğine
göre, burada artık durmamızı Resulullah efendimiz de istemez.
Peygamber efendimizin yanına gidelim, ne emir buyurursa onu
yapalım" düşüncesiyle bulundukları yeri terk
ettiler. Ancak, tepeyi terk etmeleri savaşın seyrini
değiştiren gelişme oldu.
Savaşı kaybetmek üzere olan
Halid bin Velid, kaçmakta olan kuvvetlerini toplayarak o tepeden
dolanıp İslâm ordusunu kuşattı ve savaşın seyri değişti. Ondan
sonra da bilinen acı olaylar yaşandı.
Tarih bize bir şey öğretmişse o
da şudur: En kötü şey liderlere olur.
Uhud'da da aynısı oldu. Hak
davasını yaymak için mücadele eden Allah Resulü yara alan ilk isim
oldu. Hemen akabinde, Peygamber efendimizin amcası olan
Hazreti Hamza, Vahşi adlı bir köle tarafından mızrak ile şehit
edildi...