Rahip Brunson bahanesiyle
Türkiye'ye açıktan savaş ilan eden ABD yönetiminin aldığı
kararların sıkıntısını yaşıyoruz. Saldırılar arttıkça dövizin
dakika başı arttığı bir dönemden geçiyoruz.
Siz bugün bu yazıyı okurken,
belki de Cumhuriyet tarihinin en kritik süreçlerinden birini
yaşıyor olacağız. Çünkü bugün, yani pazartesi ve salı günü,
doların izleyeceği rota, Türk ekonomisi için çok ama çok
önemli...
Şahsi görüşüm ve aldığım
duyumlar, ülkeyi yönetenlerin bu risklerin önlemini aldığı yönünde.
Bunu Başkan Erdoğan'ın konuşmalarındaki rahatlıktan da
görebilirsiniz.
Hamaset yapmaya, beylik laflar
söylemeye niyetim yok. Başta da söylediğim gibi evet, kritik bir
süreçten geçiyoruz.
Lakin bu sürecin böyle devam
edeceğine zerre-i miskal ihtimal vermiyorum.
Şöyle:
ABD'nin aldığı kararlar, şu
anda 30 ülkeyi derinden etkiliyor.
Bu ülkelerin arasında Almanya,
Fransa, İtalya, İspanya, İsveç, Romanya, Ukrayna, Belarus, Japonya,
Kanada, Meksika, Çin, Rusya, Hindistan, Güney Afrika, Vietnam,
Tayland, Tayvan, Katar, Endonezya, Malezya, Letonya, Moldova,
Polonya, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Türkiye
bulunuyor.
Dikkat çektiğim nokta tam da
burası...
Amerika bu ticaret savaşını bu
hâliyle sürdüremez.
Daha yalın anlatmak gerekirse,
Amerika şu anda 30 ayrı ülkeye birer taş attı. Yakın zamanda taş
atılan bu 30 ülke dönüp Amerika'ya birer taş atmaya başladığında
işin rengi değişmeye başlayacak.
Bunu ben
söylemiyorum.
Şu anda kendi derdimize
düştüğümüz için ABD'li ekonomistlerin ve gazetecilerin
ne söylediğini ne yazdığını gözden kaçırıyoruz. Bakın
sizlere bu konuda birkaç ayrıntı aktarmak
istiyorum.
ABD'li ekonomistler, Avrupa
ülkelerinin birlikte alacakları kararların ardından ABD'yi zor
duruma düşürmelerinin kaçınılmaz olduğunu yazmaya
başladı.
Trump'a saydırmaya başlayan
ekonomistler, zaten batık durumda olan ülkenin, alınan bu
kararlardan sonra daha da zor duruma düşeceğini ve ayağa kalkamaz
hâle geleceğini savunuyor.
Gazetecilerin yazdıkları ise daha
ilginç...
Amerika'nın önde gelen
gazeteleri, Türkiye hakkında alınan kararların getireceği
risklere değinirken, İncirlik Üssü'ne dikkat
çekiyor.
Önceki gün Washington Post yazarı
Brian Klaas'tan ilginç bir yazı geldi.
Klaas "Erdoğan'ın
hayranı değilim, ama (Trump'ın yaptığı) pervasız bir çıkış. Türkiye
bir NATO üyesi ve Türkiye'de bulunan bir ABD hava üssünde
(İncirlik) 50 nükleer bomba bulunuyor. Trump'ın tweetleri ciddi
ulusal ve uluslararası güvenlik riskleri teşkil etmeye devam
ediyor" diyerek uyarıda bulundu.
Demem o ki...
Türkiye bu noktada geri adım
atarsa, bundan sonra bir yüz yıl daha ileri doğru adım atamaz. Onun
için bugün bu kararların karşısında dik durmak ve geri adım atmamak
gerekiyor.
Tabii bu
noktada, "Senin tuzun kuru, iş insanları doların
yükselişinden dolayı
batıyor" diyebilirsiniz.
Bu noktada da şunu
söyleyebilirim.
Biz bu sıkıntıyı ancak birlikte
aşabiliriz ki bu sıkıntıyı birlikte aşmak isteyen insanlar
günlerdir ülkeyi yönetenlere bir çağrıda bulunuyor.
"(Türk Milleti
Adına) bir hesap açın, oraya elimizde avucumuzda ne varsa
yatıralım. Yeter ki Amerika karşısında geri adım
atmayın" diye âdeta yalvarıyor bu
insanlar.
Ve bunların sayısı öyle binler on
binler yüz binler değil.
Milyonlar haykırıyor. Onları
görebilmeniz için sosyal medyaya bakmanız yeterli.
Kendi payıma düşeni
söyleyeyim.
Bugünden sonra bana ait olan
hiçbir şey bana ait değil, devletimindir. Açılacak bir hesap
olursa, elimde avucumda ne varsa ama ne varsa o hesaba yatırmaya
hazırım!