Abdülhamid’e hayran veya düşman olmak onu ve dönemini “anlamak” değildir, aksine böyle duygular “anlamaya” engeldir. Olguları araştırarak, olgulara dayanarak ve özellikle de sonuçlarını gözden geçirerek düşünme geleneği bizde zayıf olduğu içindir ki, tarihi şahsiyetler hakkındaki somut bilgilerimiz onlara duyduğumuz hayranlığın veya husumetin yanında pek cılızdır.
“Ulu Önder” ve ona karşı Necip Fazıl’ın kurduğu “Ulu Hakan” kültü bu yüzden 21 yüzyıl Türkiye’sinde son derece canlıdır… Araştırmaların bulguları duygularımıza uymadığı zaman hemen reddederiz!
Değerli araştırmacı Tarık Çelenk yazmıştı; Abdülhamid’in gerçek bir yanlışını anlattığında muhafazakar iki dostu, Çelenk’e şöyle tepki göstermişlerdi:
“Bir uzman doktor bir de bir Batı ülkesinde akademisyenlik yapan iki dostum ile paylaştığımda; birinden Sultan Hamit ‘zamanın sahibi’ydi, bununla uğraşma, imanın tehlikeye girer; diğerinden de bu gerçekler fitneyi uyandırır…” (