Anayasa Mahkemesi Sırrı Süreyya Önder hakkındaki mahkumiyetin “hak ihlali” olduğuna karar verdi. Önümüzdeki salı günü de Nazlı ılıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve aynı dosyada yargılanan üç sanığın duruşması var. Bu davaların hepsi “terör örgütü” kavramına dayanıyor. “Terör örgütü” kavramı siyasette çok yoğun olarak kullanılmaya elverişlidir. Seçimlerde CHP ve İYİ Parti bile terör işbirlikçisi diye suçlanmadı mı? Hele bir de “irtibat ve iltisak” diye hukuki tanımı olmayan, bu yüzden de kolayca keyfi (ya da siyasi) olarak kullanılabilen bir kavramı devreye sokarsanız, on binlerce, yüz binlerce insan mağdur oluyor. ‘TERÖR PROPAGANDASI’ Daha vahimi, “terör örgütü” kavramının yargıda da çok genişletilerek kullanılmasıdır. İşte, yerel mahkemenin verdiği “ağırlaştırılmış müebbet hapis” kararını Yargıtay 16. Ceza Dairesi “hayır suç yok, beraat kararı verilmelidir” diye bozuyor; örneklerden biri Mehmet Altan’dır. Yine işte, Sırrı Süreyya Önder “terör örgütü propagandası” suçundan 3. 5 yıl hapse mahkum ediliyor, AYM ise bu mahkumiyetin “hak ihlali” olduğuna oybirliğiyle karar veriyor.