TÜRKİYE ile Avrupa arasında olumlu gelişmelerin işaretleri artıyor. Elbette bunun demokrasimiz ve ekonomimiz için olumlu etkileri olacaktır.
Avrupa en büyük dış pazarımız ve en büyük yabancı sermaye kaynağımız olduğu gibi, yargı bağımsızlığı, temel hak ve hürriyetler açısından da AİHM içtihatlarının değeri apaçık ortadadır.
SIKINTILI DÖNEM
Türkiye ve Avrupa son dört, beş yılda kötü bir dönem yaşadı. İki tarafın da popülizmi ilişkileri zehirledi. Özellikle referandum sürecinde söylenmedik laf kalmamıştı.
Demokrasi sorunları yüzünden Türkiye hakkında 24 Nisan 2017’de AB yeniden ‘denetim’ kararı almıştı. Bunun anlamı 2004’ün gerisine düşmekti! Ama görüldü ki, popülizm iki tarafa da zarar veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 26 Mayıs 2017’de, “Referandum sürecinde yaşananların geride bırakılması gerekiyor” diye konuşmasıyla tansiyon çok yavaş da olsa düşmeye başladı. 20 Ocak 2018’de Türkiye Raportörü Kati Piri, “AB ciddi hatalar yaptı” dedi, ilişkilerin geliştirilmesini savundu.
7 Şubat’ta AB Bakanı Ömer Çelik, ‘vize’ meselesinde AB ile sorun olan ‘7 konu’ya ilişkin yeni düzenleme taslağını Brüksel’e verdiklerini açıkladı. Bu, göçmen ve vize bakımından olduğu gibi özgürlükler bakımından da çok önemli bir adımdı.