SEÇİMLERDE iktidar partisinin zafer kazanmasıyla başkanlık sistemi yeniden konuşulur oldu.
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ile Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan sadece yeni anayasa demekle kalmayıp başkanlık sistemine vurgu yaptılar.
Fakat dikkat ettiniz mi, Başbakan Davutoğlu seçimlerde ve seçim sonrasında “başkanlık sistemi”ni bir tek defa olsun ağzına almadı. Niye?
Bunun birkaç cevabı var: Evvela, Davutoğlu sistem değiştirmenin ne kadar zor ve sıkıntılı bir süreç olduğunu bir akademisyen olarak gayet iyi bilir: Yüzyıldır parlamenter sistemde yerleşmiş siyasi ve kurumsal kavramlar, kültürler, teamüller değişeceği gibi, binlerce kanunu ve yönetmeliği değiştirmek gerekecektir.
Toplumun da kurumların da uyum sağlaması, ortaya çıkan sürtüşmelerin aşılması zaman alacaktır.
Önemli ve acil sorunları bulunan Türkiye’nin beşeri enerjisini bunun için israf etmeye gerek var mı?!
EKONOMİYE ETKİSİ
Türkiye’de parlamenter kurumlar ve kültür yerleşmiştir. Bırakın sistem değiştirmeyi, başkanlık sistemi için iktidarın kampanya yapması bile tedirginlik yaratabilir. İşte iktidardan bir tek Başbakan Yardımcısı’nın başkanlık sistemini telaffuz etmesi piyasayı olumsuz etkiledi. Reuters, sandıktan tek parti iktidarı çıkınca düşen dövizde bu yüzden tırmanma olduğunu haber yaptı.
Ya bir de başkanlık sistemi için daha aktif bir hükümet faaliyeti olursa, siz düşünün!
İşte reyting kuruluşu Fitch, dünkü açıklamasında “Türkiye’nin seçim döngüsünü tamamlamış” olmasını olumlu gelişme olarak kaydetti fakat “Cumhurbaşkanlığı makamının güçlerini artırmayı amaçlayan çalışmaların devam etmesi halinde, politik riskin yüksek seyrini sürdüreceğini” ileri sürdü.
Öyle bir durumda dünyadan Türkiye’nin ve ekonomisinin nasıl görüleceğine dair bir işarettir bu.
İktisadi rasyonalizmiyle iktisat dünyasında güvenilen bir isim olan Ali Babacan ABD’de Dünya Bankası ve IMF’yle görüştükten sonra şu anlamlı açıklamayı yapmıştı:
“AK Parti Anayasa değişikliği yapacak kadar çoğunluk elde edebilir mi, merak ediyorlar... Şu ana kadar başkanlık sistemi konusunda soru soran olmadı!” (21 Nisan 2015)