BAZI tarikat, cemaat ya da örgütlerin adeta büyüleyerek robot haline getirdiği gençlerden bahsediyorum.
Bu tür olaylarda bir “büyüleyen” bir de “büyülenenler”
vardır.
İşte, NBA oyuncusu Enes Kanter’in yaşadıkları... Ailesi onu FETÖ
ilişkisi sebebiyle evlatlıktan reddetti, soyadını değiştirmesini
istedi. Enes “Gülen” soyadını aldığı gibi, “Hocaefendi yolunda
anam, babam, kardeşlerim, tüm sülalem feda olsun” diye açıklama
yaptı!
Bu nasıl bir büyülenme?
Bu psikolojiyi analiz etmek için “hocaefendi” ve “yol” kavramları
anahtar kelimelerdir. Enes’in psikolojisinde “hocaefendi” saygı
ifadesinin çok ötesinde mistik bir ululaştırmayı yansıtıyor. “Yol”
kavramı ise ululaştırılmış bir “dava”yı... Mariz bir adanmışlık
psikolojisi, “Anam, babam, kardeşlerim, tüm sülalem feda
olsun!”
Nasıl bir hipnoz, nasıl bir büyüdür bu?
FARKLI ÖRNEKLER
“Çalınmış gençler” başlıklı ilk yazımı on dört yıl önce kaleme
almışım. Almanya’nın Bremen şehrinde, kendi halinde teknik okul
öğrencisi Murat Kurnaz birdenbire sakal bırakıp Taliban büyüsüne
kapılmış, Taliban’ın “Köln imamı” tarafından Pakistan’a
gönderilmiş, Afganistan’da yakalanmıştı...
Annesi Rabia Hanım, TV’lerde “Yavrum hayvanları bile incitmezdi”
diyerek ağlıyordu. Bu olay üzerine yazmıştım. (Milliyet, 29 Ocak
2002)
Günümüzdeki IŞİD gibi.
Böyle psikolojik büyülenme hallerini gördüğümde Hitler’in ünlü
propaganda bakanı Göbbels’i hatırlarım. 1924’te Hitler’i ilk
gördüğünde günlüğüne “O dakikada yeniden doğdum, artık gideceğim
yolu biliyorum” diye yazmıştı.
Hitler’in “tabiatın Alman ırkına gönderdiği üstün insan” olduğuna
iman etmişti. Felsefe doktoru olan Göbbels, Mayıs 1945’te Hitler
intihara karar verdiğinde, “Führer’siz hayat yaşamaya değmez”
diyerek eşini ve her biri dünya tatlısı 6 küçük çocuğunu
zehirledikten sonra kendisi de intihar edecekti.