TÜRKİYE'nin hiçbir meselesi Kürt meselesi kadar sürekli ve zor değildir.
Çünkü ayrılıkçı bir milliyetçilik hareketidir, silahlıdır, silah bırakmaya hiçbir zaman niyetlenmemiştir.
Dahası, totaliter bir hareket olduğu için "demokratik usuller" de bir anlam ifade etmiyor.
Devlet "çözüm süreci" döneminde, karşısındaki hareketin bu niteliğini çok iyi biliyor olmalıydı. Halbuki çözüm sürecinde PKK'nın "kendisine çekidüzen vereceğini" bile ummuş devletimiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün TRT'de söyledikleri şöyle:
"Çözüm süreci içerisinde valiler kendilerine verilen talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı operasyonlara girmedi. Belki kendilerine çekidüzen verirler, belki bu şekilde devam etmezler; ama maalesef kendilerine çekidüzen vermediler tam aksine bu süreç içerisinde ne yazık ki bir hazırlık safhasının içerisine girdiler."
Sayın Cumhurbaşkanı PKK'nın o dönemde silah stokladığını da söylemişti.
PKK NASIL HAZIRLANDI?
PKK'yı da yöneten KCK'nın ne olduğu, ideolojisi, "demokratik özerklik" denilen totaliter yapısı iyi bilinseydi devlet daha dikkatli davranabilirdi.
Bunun için büyük, ince, karmaşık istihbarata da ihtiyaç yoktu. PKK yayınlarını, KCK Sözleşmesi adlı belgeyi, kongre kararlarını okumak yeterdi. Bu noktada size iki yıl önceki yazımın bir bölümünü aktarıyorum: