27 Mayıs darbesinin sonuçları konusunda yazdığım yazı üzerine çok sayıda okur yorumu geldi. Bunlardan bazılarındaki “düşünme tarzı”nı iki başlık altında toplayacağım.
. Ben yazımda devrimi hukuktan üstün tutmanın, köylü toplumlarında yaygın Baas türü bir düşünce olduğunu yazmıştım. Okurum ise köylünün suçu yok diyordu. Başka bazı okurlarım ise, 27 Mayıs öncesindeki politikacıların hatalarından bahsetmenin darbeyi meşrulaştıracağını yazıyordu. Peki ama sadece darbeyi eleştirmek yeterli midir?
. AK Partili bir okuruma göre, 27 Mayıs’ı ve icraatını eleştirmekle “eski Taha Akyol” geri gelmişti, hep böyle devam etmeliydim. Peki ama iktidarı eleştirmemek mi lazım?
Bunlarda ortak özellik, tarihe ve bugüne “tek taralı bakış”tır. Devrimciler ve 27 Mayısçılar da kendi bakışlarında aynen “tek taraflı”dırlar. Böylece tarih bir araştırma ve düşünme alanı olmaktan çıkmakta, siyasi savaş alanına dönmektedir. Tarih bu siyasi savaşa “mühimmat” devşirmek için okunur!
Tarih felsefecisi Leon Halkin’in ünlü sözüdür; “İnsan geçmişini ne kadar iyi tanırsa onun o ölçüde daha az...