SORUN, otoriter davranışların arkasındaki otoriter düşüncelerdir.
Otoriter davranışlar bir ölçüde frenlenebilir. Zaten
demokrasinin hikmet-i vücudu budur; iktidarı, gücü
sınırlamak...
Hukukun da hikmet-i vücudu aynıdır: Haksızlığa uğrayanı
korumak...
Fakat otoriter eğilimler bir siyasi akım haline geldiğinde, mesele,
iktidarın sınırlanmasının ötesinde toplumsal bir soruna
dönüşüyor.
ÜÇ ÖZELLİK
Martin Lipset otoriter ve demokratik davranışların sosyolojisini
araştıran "Siyasi İnsan" adlı klasikleşmiş eserinde ortaya
koymuştu. Otoriter hareketler sağdan sola çok çeşitli olmakla
birlikte Lipset'ten yola çıkarak temelde üç özelliğe sahip
oldukları söylenebilir:
-Olayları "siyah-beyaz gözlüğüyle" görürler. Ara renkler, nüanslar
yoktur. 'Bizden olmayan bize düşmandır!'
-Karşı görüşleri ve hareketleri "demonolojik olarak", yani
şeytanlaştırarak algılarlar. Düşman gibi görürler. Komplo
teorilerine kuvvetli bir eğilim vardır.
-Bu algılama tarzı "hemen harekete geçmek" duygusu yaratır.
Militanca davranışlara yol açar. Lipset, bu psikolojinin "konuşma
ve tartışmaya karşı sabırsızlık" yarattığını belirtir. Tartışma
yerine kavga! Güç ele geçince baskı...