SİYASİ tarihimizi sert kavgalarla zehirleyen kültürel hastalıklarımızdan biri "derin görüş ayrılıkları" üzerine kavgalar etmek, fakat bunları çözmek için uzlaşmayı becerememektir.
Başbakan Davutoğlu da niye koalisyon kurulamadığını anlatırken, eğitim ve dış politikada CHP ile "derin görüş ayrılıkları" olduğunu söyledi.
Almanya'da Hıristiyan Demokratlarla Sosyal Demokratlar arasında yahut İngiltere'de İşçi Partisi ile Muhafazakâr Parti arasında böyle "derin görüş ayrılıkları" var mı?!
Siyasi çatışmalar çıktığında müzakereler yoluyla uzlaşmaya varılmasını "tavizcilik" diye aşağılayan bu ataerkil kültür, sorunlarımızın çözümünü hep zorlaştırdı.
UZLAŞMAZLIK SORUNU
İşin günlük siyaset yanı elbette var. Başbakan'ın bu açıklamasına Kılıçdaroğlu "Anlaşmazlığa düştüğümüz tek başlık olmadı, müzakere bile edilmedi" diye cevap verdi. Erken seçimden büyük bir beklentisi olmayan CHP, koalisyon kurmak amacıyla masaya oturduğu için bütün süreç boyunca yapıcı davrandı. CHP'nin klasik tabanının dışına açılması bakımından da bir mesajdı bu davranış.
AKP ise erken seçimden daha güçlü çıkacağını düşünerek masaya oturdu. Davutoğlu'nun kendisi de CHP ile koalisyon yapmaması için tabandan baskılar geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı bütün açıklamalarında "tekrar seçim" vurgusu yaptı. Kimi daha kusurlu bulursanız bulun, neticede Cumhurbaşkanı'nın barışık olduğu tek parti kendi partisidir.